|
Diyelim ki şu
dolar 100 liraya çıktı
Olur mu böyle bir şey?
Hiç olmayacak şeylerin olabildiği yerlerde ve zamanlarda tabii ki olur.
Bu biraz da hayatın akış hızına, bizim bu akışta hangi noktada
bulunduğumuza bağlıdır.
Haydi biraz "fantezi"
yapalım:
Mesela enflasyonun durumu… yüzde yüz daha artar mı şöyle bir ay içinde?
Teorik olarak artabilir kuşkusuz.
Bakın tarihteki büyük enflasyonların olduğu şu Almanya’ya; 1923
Kasımında bir Amerikan dolarının 4,2 trilyon mark olduğu, paranın el
arabasıyla taşındığı günlere (*)
Sözüm memleketten dışarı
olsun…
Şimdi bırakın bizim iyimser halkımızı, sorun bir almanı çevirip; “Şu
sizin şimdi 0,96 avroya aldığınız dolar var ya, acaba enflasyonunuz bir
gün artar artar da o bir dolar elinizdeki parayla 1000 avroya falan
çıkar mı?” diye…
Bakalım biraz tarih bilgisi
varsa ne diyecektir?
Sonra dönelim “Allah göstermesin” deyip tekrar kendi memleketimize…
Diyelim ki enflasyonumuz dizginlenemedi ya da yükselmesi çok da
önemsenmedi ve çıktı yüzde 500’e.
Bunun anlamı, bu enflasyonda eldeki paranın değersizleşmesi dolayısıyla
hemen her şeyin fiyatının bir önceki yıla göre tam beş katına çıkması,
öncesinde 100 lira olan bir şeyin yıl sonunda 500 lira olması değil mi?
Peki biz “her şeyin fiyatı” derken o “kur” dediğimiz yabancı paranın
değeri de beş katına örneğin bu gün 20 lira ise 100 liraya çıkmaz mı?
Çıkar tabii…
Çıkmasına çıkar ve çıkışı önlenemezse çıkabildiği kadar da çıkar.
Burada düşünülecek olan, -olmasın ama- öyle zamanlarda halimizin ne
olacağıdır.
Gelin şimdi ona bakalım:
1.Bir kere şurası açık ki,
ücretler ya da gelirler enflasyon oranında artabildikçe kimse bundan bir
zarar görmez. Fiyatlar 5 katına ücret 5 katına çıkmışsa gider yine aynı
mal ya da hizmeti alırsınız. Yani fiyatlar yükselir ama size göre bir
“pahalılık” yoktur.
2.Yalnız yukarıdaki durum,
elinize geçen paranın sadece elinize geçtiği andaki değeridir. Parayı
sabah alıp akşamı beklediğinizde günlük enflasyon yüzde 2 ise, yüzde 2
zarardasınız, hayatınız bu kadar “pahalılandı” demektir. Bu durumda
parayı elinize geçtiği anda harcayacaksınız ki satınalma değeri
düşmesin. Dolayısıyla böyle bir dönemde bir malın vitrine konmasıyla
satılması arasında pek bir zaman farkı olmayacak, yerli para el
yakacaktır.
3.Enflasyonda fiyat
artışlarından zarar görenler, milli para ile sabit geliri olanlardır.
Örneğin ücretliler, kira geliri elde edenler, belirli bir ücret
tarifesiyle çalışanlar vb. Ama geliri enflasyonsuz bir ülkenin sağlam
para birimi ile tanımlanmış olanlar ücretli de olsa bundan
etkilenmezler. Örneğin Almanya’dan emekli olmuş ama Türkiye’ye yerleşmiş
işçi, boğazdaki mülkünü dövizle kiraya vermiş mal sahibi ya da dövizle
tarife uygulayan diş hekimi falan…
Bu durum haliyle ülkedeki alışverişin olabildiği ölçüde yabancı parayla
yapılmasına, çoğu zaman fiyatların yabancı paraya endekslenmesine yol
açacaktır.
4.Ülkedeki fiyatlar enflasyon oranında yükselmedikçe yani enflasyon
yüzde 500 artarken domates fiyatları 400 artmışsa, yurt içindeki mallar
yabancılar için hala ucuz gelecek, “Ne ucuz bir ülkede yaşıyorsunuz”
gibi bize ters gelen sözler duyulacak, sınırlarda yoğun bir pazar
trafiği yaşanacaktır. Ülkeye gelecek dövizden vazgeçemeyen yönetimler bu
yabancı alıcılara ses çıkarmadığında iç fiyatlar bu nedenle de hız
kesmeyecektir. Oysa dövizden vazgeçilebilip dışarıya satış
yasaklandığında iç fiyatlar içerideki alım gücüne göre kısmen
dengelenebilecektir.
5.Geliri enflasyon oranında artmayan ya da işyerlerinin kapanması
dolayısıyla işinden, gelirinden olanlar, ellerindeki mülkleri ya da
hisse senetlerini ellerinde yabancı parası olanlara satacak, böylece
servetlerde bir değişim olacaktır. Bu satışlarda yabancı alıcıların
yoğunluğu ayrıca ekonominin ve mülkün yabancılaşmasını, nüfus yapısının
değişmesini tetikleyecektir.
6.İçerideki enflasyon dolayısıyla ücretli çalışmanın zorluğunu yaşayan
yetişmiş insan gücü, teknik personel, bilim adamı diğer ülkelere
göçecek, içeride bu tür insan gücünde zaaf yaşanacaktır.
7.Kamu personelinin maaş artışları kendilerine siyaseten her seferinde
bir “jest” olarak sunulsa da, özünde gerileyecektir. Çünkü hükümetlerin
enflasyonda en önemli araçlarının başında reel ücretleri kısmak vardır.
Bu durum, kamu personelinde kalite düşüklüğüne yol açacak, çoğu hizmet
aksayacaktır.
8.Yüksek enflasyon, işletmelerin ileriye dönük beklentilerinde büyük bir
belirsizlik yaratır. Dolayısıyla bu gün yatırım ya da üretim yapıp yarın
şu kadar kar elde etme üzerine bir hesap yapılamayacağı için üretim
gerileyecektir. Üretimin gerilemesi, yaşanan döviz kıtlığı ile birlikte
piyasadaki mal sunumunu geriletecek, tedarik sorunu ortaya çıkacaktır.
Bu durum, yani mal kıtlığı, elindeki döviziyle alış veriş edene bile bir
pahalılık yaratacaktır.
9.Yüksek enflasyonda en az kim etkilenecek denirse, bunlar kendi
ürettiği ile geçinen, “parasal ekonominin nisbeten dışında kalmış”
kırsal nüfustur. Girdi maliyetlerinde bazı yükselmeler olsa bile,
karşılaştıkları taleple yükselen ürün fiyatları onların bu sıkıntıyı
şehirlilere göre daha az hissetmelerine yarayacaktır.
10. Fiyatlar yük
selirken yaşanan maddi sıkıntı büyük ölçüde insan davranışlarını olumsuz
yönde etkileyecektir. Yönetimler böyle durumlarda maddi destek sağlamak
ve bu olumsuzluğu gidermek isteseler de karşılaşılan imkansızlıklar bu
“paralı” destek yerine daha baskıcı tedbirleri gündeme getirecektir.
Peki, yüksek enflasyon bu kadar büyük kötülükler getirebiliyorsa o zaman
ne yapmalı?
Yapılacak olan, her şeyden önce yönetimlerin ekonominin kurallarına göre
kararlar alarak en azından piyasa dengelerini bozmamaları, halkın ve
yatırımcıya güven vererek telaşı ve tedirginliği önlemeleri, gereksiz
harcamalardan vaz geçip tasarruf yapmaları, üretim ve tüketimi dövize
bağlı olmaktan uzaklaştırmaları ve gerek içeriye gerekse dışarıya güven
vermeleridir.
Eğer ortada savaş, deprem, büyük yangınlar, önlenemeyen salgınlar ya da
siyasi çılgınlıklar yoksa kimse korkmasın, bazı koşullarda enflasyon da
azar ama bilim ve akıl hakim olursa her şey tekrar yoluna girer.
Olur mu gerçekten?
Konuya girerken 1923 Almanya’sında yaşananları örnek vermiştik. Yazıyı
bitirirken yine aynı örneği verelim: Bakın onlar böyle bir enflasyondan
çıkmışlarsa, onların durumuna düşenler de yine onlar gibi bu durumdan
çıkar, refaha kavuşurlar.
Aklın yolu bir ise, yapılması gerekenler de bir olacaktır.
-------------------
(*)
htps://www.hurrtiyet.com.tr/.../tarihin-gordugu-en-yuksek...
|
|