Sen şimdi düşün bakalım dolar kaça kadar çıkar,


Enflasyon nereye yükselebilir?

Milletçe konuşacak ortaklaşa bir konumuz oldu: “Dolar
ve enflasyon nereye gidiyor?”

Durakta, kahvehanede, iş yerinde, sokakta, yolda-belde “Şu dolar ileride ne
olur”, “enflasyon yüzde kaça kadar yükselir” muhabbetlerindeyiz hep beraber…

Farkındasınız değil mi?

Şimdi kimse “yok canım, bunlar bazılarının hiç umurunda bile değil” falan
demesin; cebinde üç kuruşu olan da bankada milyon doları olan da aynı sorunun
cevabını yakalama derdinde bu günlerde.

Milletçe takipteyiz…

Neden mi?

E bir zamanlar, “Dolarla ne işim olur” diyen arkadaşlar bile şimdi anladı ki;
yiyecekten yakacağa kadar hemen her şeyimizin dışarıdan dövizle tedarik
edildiğine göre o döviz olmayınca işler sakat.

İş buralara kadar gelince düşünüp anlamaya çalışıyor halkımız haliyle: “Bu
koşullarda daha ne kadar dayanabilirim”, “Diyelim ki deniz bitti, (b) planım, o
da olmazsa c, d planım ne olabilir ve hatta …z planım; yani en son ne yaparım,
halim ne olabilir” diye.

Öteden beri yoksul olanlarla yeni “yoksul”ların durumu böyleyken işin enteresan
tarafı, “varsıl”ın gözü de sürekli dolar tabelasında. O da her geçen dakika
bankadaki dövizinin TL karşılığının nasıl da fingir fingir yükselmekte olduğunu
merak edip adeta at yarışı izleme havalarında.

Dolayısıyla “bu işler beni hiç te ırgalamaz” diyen kalmadı ortada.

Öyle de ırgalıyor, böyle de.

Merakla soruluyor:

Kaça kadar çıkar bu dolar?

Arkadaş bunu öyle sorsa da, sorunun düzeltilmiş şekli “Bizim TL daha nerelere
kadar düşer bu durumda?” olmalı tabii…

Ve enflasyon… Fiyatlar daha ne kadar yükselir bu gidişe göre?

“En az şu kadar” diyerek bilmişçesine kestirip atarsan fazla sorun olmuyor,
“Hımmm…” diye mırıldanıp bir süre içine kapanıp susuyor karşındaki.

O arada kendi hesabını güncelliyor besbelli.

Ama burada da bitmiyor ki muhabbet…

Üzerinden üç gün ya geçiyor ya geçmiyor; arkadaş yine peşinde:

“Çok doğru söylemişsin yahu, bak aynen çıktı. Peki bundan sonra ne olur? Daha ne
kadar artar?

Anlayacağınız olay adeta dizi filmlere döndü. Hani tam burada bitecek
sanıyorsun, kendine göre kafanda belli bir son var; haydi son anda bir heyecan
daha…

Şimdi bu bizim ekonominin yerli dizisinde de; bir bakıyorsun ki bir ucuzluk
müjdesi, bir reform haberi ya da petrol bulmalar ya da ne bileyim savaş kaçkını
paraların yağması falan mesela…

Haydi bir ümit dalgası daha.

Sonra ardından gün geçmiyor ki yeni bir “ayar” haberi gelmesin.

Geriliyorsun ve “Bu kadar da ayar çekilir mi yahu bu millete” diyorsun.

Gerçekten de o kadar “ayarlama” yapılıyor ki, her gün beş on dakika geç kalan o
eski kurmalı saatleri geçtik…

Hani o da düzenli olarak geç kaldığı için her gün yeniden ayarlanırdı ya.

Neticede mehter yürüyüşü gibi oldu bu durumlar: “İki ileri bir geri”

Dolayısıyla bir yerden sonra şaşırıyor insanlar.

Haklı olarak da tekrar tekrar soruyorlar tabii etrafa “Yahu, ne olacak bu
doların sonu?” “Enflasyon daha kaça kadar çıkar?” Hatta biraz ince eleyeni
“sabahtan kaçtı, şu anda kaç” falan gibisinden.

Hadi toptan anlatalım işin aslını ki; okuyanlar bir de böyle düşünüp artık kendi
kendine bulsun işin geleceğini.

Soru şu “Bu dolar kaç liraya kadar çıkar? Dolayısıyla bizdeki fiyatlar daha
nereye kadar tırmanır?”

Hemen söyleyelim:

“Vallahi öyle üç beş falan da değil; ekonominin iyiye ya da kötüye gidişine ve
gidişteki hızına göre şimdikinin milyon katına kadar bile çıkabilir kardeşim.

Sehavetin endazesi olmadığı gibi bunun da endazesi olmaz”

…………….?

Şaşırdın tabii ama benim maksadım da seni şaşırtıp ilgini çekmekti zaten.

Şimdi dinle:

Dolarla mazotu ele alalım mesela…

Mazot da dışarıdan dolarla alındığı için bu ikisinin fiyatı genellikle beraber
iner beraber çıkar.

Bak mesela 2000 yılında da bu günkü gibi bulup buluşturduğumuz doları bastırıp
dışardan mazot alıyorduk ve mazotun pompadaki litre fiyatı da “o günkü TL
cinsinden” sadece 430 liraydı.

Yok öyle değildir demeyin, O tarihte şimdiki TL değil, YTL de değil, “Eski TL”
kullanılıyordu ve rakam buydu.

Şimdi başlayalım eski TL ile o tarihten bu tarafa doğru gelmeye…

Mesela:

Yıl 2001, mazot 1 milyon lira

Yıl 2002, mazot 1,48 milyon lira

Yıl 2003, mazot 1,80 milyon lira

Yıl 2004, mazot 1,98 milyon lira

Yıl 2005’e gelince de 2,55 milyon lira

Ancak o tarihte baktık ki bizim bir tarihlerdeki liranın değeri yıllar
içerisinde çok çok aşağılara düşmüş ve umumi tuvalet tarifesi bile “Küçük 1
milyon, büyük 2 milyon” gibi milyon TL ile belirleniyor; üstelik sağındaki sıfır
bolluğundan dolayı da okuması yazması zor olup hesap makinelerini bile kasıyor;
atmışız bu sefer altı sıfırını o liranın ve o günün 1 milyon lirası anında olmuş
“Yeni bir lira” yani “YTL”

Hatırlayanlar olacaktır; demeçler bile verildi:

“Bak tuvalet fiyatları 1 milyon iken şimdi nasıl da 1 liraya indi” diye.

Peki “İki milyon beş yüz elli beş TL”lik bir litre mazotun fiyatı?

Onun fiyatı da YTL cinsinden indi anında 2 lira 55 kuruşa tabii.

Ne oldu aslında o zaman peki?

Biz altı sıfır atınca paramız Amerikan dolarına karşı anında bir milyon kere
değer mi kazandı?

Ne alaka?

Bizden başkalarına sorarsan ne Amerikalının ne başkasının para değerinde milim
oynama yok. Yani biz sıfır atınca bizden başka kimsenin parasına bir şey olmuş
değil. Aynen bizim birine örneğin İbrahim derken kısaltıp “İbo”, Hüsamettin
derken “Hüso” dememiz gibi sıfırları azalttık sadece.

İşte bu şekilde “1 milyon TL”nin adını değiştirip o değerdeki paraya “1 YTL”
dedik.

Hikayeye devam edelim;

Bir süre sonra da “bu iş burada kalsın” diye YTL’nin adını tekrar TL ‘ye
çevirdik. Ama adamların dövizi ile bizim para arasındaki değer farkı taa
başından beri aynı tabii…

Mahkemedeki yaş küçültme misali, sürekli düşen paramızın üzerindeki rakamı
milyonda bire düşürmüş, okunup yazılmasını kolaylaştırmıştık sadece.

Dolayısıyla o zamandan bu zamana paranın gidişatı değişmedi.

Şimdi mesela, şu andaki fiyatı ile mazot 24,60 ve siz bu yazıyı okuyana kadar
diyelim ki bir kere daha “ayarlayıp” düz 25 lira yaptılar; düşünün, biz 2005
başında o altı sıfırı kendi kendimize atmasaydık bu günkü mazot 25 lira yerine
25 milyon TL’ye satılacaktı.

Nitekim hala bu değişikliğe alışamamış olanlar, özellikle de eski nesil ve
muhafazakar köylü nüfus, aslında işin doğrusundan ayrılmayıp hala, hemen her
şeyin fiyatını o eski TL ile yani altı sıfırı muhafaza edip milyonlu milyarlı
söylemiyorlar mı?

Bunları niye anlattık böyle uzun uzun?

Demek ki bizim bir zamanlar bir lira dediğimiz paramızın taşıdığı değer zaman
içerisinde düşe düşe bir milyon lirayla anlatılır hale gelmiş.

Şimdi tekrar dönelim tarihin bilmem kaçıncı senesine:

O tarihte biri; “acaba bizim bir liramız düşse düşse nereye kadar düşer”
deseydi, ona bu günden bakıp “2022 yılına gelindiğinde tam bir milyon kat düşer”
deyip şaşırtmaz mıydınız?

Şimdi otur hesapla istersen bu gün şu kadar olan doların ya da mazotun şu kadar
zaman sonra TL cinsinde kaça alınabileceğini ve bunun bir üst sınırı olup
olmayacağını.

Tecrübeyle sabit: sıfırları silmez “bırak böyle gitsin” dersen milyon lira,
silersen bir lira…

Ama öğrendik ya şu değeri düştükçe liradan sıfır atma işini;

Aman şimdi bunu her bardağın sadece dolu tarafını göstermek isteyenler duymasın
ve duysalar da işin suyunu iyice çıkarmasınlar diyelim. Hatırlarlarsa var ya,
bizim şimdiki liradan bu sefer de mesela bir üç sıfır daha atsalar; şaaakk… al
sana bu günkü 14,80 liralık dolar anında tamı tamına 1,48 kuruş, yani bırak
lirayı falan bir tarafa, bir buçuk Türk Kuruşu bile değil.

İbret-i alem için yaparlar mı?

Hiç endişeniz olmasın yaparlar da her yerde anlatırlar da.

Doların halini de Amerikalılar düşünsün artık…

Hele o mazot var ya o mazot, “neden bu mazot 25 lira diye bağıranlara da “al
sana cevap; o da aynen 2,5 kuruş”

Hemen ertesi günde ikiye bile katlasan en fazla beş kuruşa gelir litresi, hadi
öbür gün dörde katla yine de 10 kuruş.

25 lira nerde 10 kuruş nerede!

Ucuzlattık mı ucuzlattık…

Gerisini bankadaki dolarına bakıp “ne kadar da kazanıyoruz” diyenlerle “mazot
mazot” diye bağıran ağzı kara muhalifler düşünsün arkadaş.

Gördüğün gibi şu ekonomi denen ilim her zaman böyle bir ince “ayar çekme”
işidir.

Şimdi ne dersin?

İlk başlardaki değerine göre milyon kat değer kaybetmiş lira ile onun karşısında
milyon kat değer kazanmış gibi görünen dolar ve tabii ki bu değer değişikliği
sonunda ortaya çıkan enflasyonun yüzdesi sizce nereye kadar çıkabilir? Nerelere
gelince “yok artık bundan daha yukarıya çıkmayayım” der?

Eskiden 1 TL’den alınan bir malın değeri giderek 1 milyon TL’ye kadar
yükselebilmişse, şimdiki değeri 14,80 olan dolar 30 lira falan olur mu mesela?