|
Buzlar çözülmeden
yapılacak işler ve vergiyi güncellemek
Dünya’da şirketlerin vergilendirilmesi
konusunda enteresan bir gelişme var, bilmem izliyor musunuz?
Kimi zaman bize uyan ya da uymayan kuralları olduğu konusunda farklı
düşüncelerimiz olsa da, bakın bu konularda kapitalizmin önemli
kalelerinden biri olan OECD bu gelişme hakkında nasıl bir olumlama
yapıyor:
(Yeni sistem) "Küreselleşmiş ve dijitalleşmiş 21'inci yüzyıl
ekonomisinin amaçlarına hizmet edemeyen yüz yıllık uluslararası vergi
sisteminin kilit unsurlarını güncelliyor..."
Gözden kaçırmış olanlar için konuyu çok kısaca özetleyelim:
Gelen haberlere göre bu dünyanın 130 ülkesi yani büyük çoğunluğu; 21
yüzyılın dijital ve uluslarüstü ticaret deryasında kimi ülkelerin
ticari/hukuki merkezlerini, kendilerinden oldukça düşük oranlarda vergi
aldığı için başka başka ülkelere taşıdıklarını; dolayısıyla bunu
yapanların rakiplerine karşı haksız rekabet yaptığına değinip buna
itiraz ediyor ve yukarıya aldığımız ifadede olduğu gibi aynan diyorlar
ki, “Şu yüz yıldır uygulanmakta olan vergi sisteminin temelini
değiştirmek gerek ve biz bunu yapmakta anlaştık”.
Peki ne yapacaklar?
Şirketler, merkezleri hangi ülkede olursa olsun kazançlarının yüzde
15’inden daha düşük vergi ödemesinler”.
Böyle denince de düşünüyor insan; “Peki bundan daha düşük vergi alan
ülkeler de mi var ki? Neden yapıyorlar bunu?”
Of-shore yani minik ada devletçiklerini herkes biliyor da, anlaşıldığı
kadarıyla anakaralarda olduğu halde şirketleri düşük vergilendiren bazı
ülkeler de var:
Trading Economics’in verilerine göre bu oranlar örneğin:
İsviçre’de yüzde 14,93
Güney Kıbrıs’ta 12,5
İrlanda’da 12,5
Moldova’da 12
Bosna-Hersek’te 10
Bulgaristan’da 10
Kosova’da 10
Kuzey Makedonya’da 10
Paraguay’da 10
Macaristan’da 9
Özbekistan’da 7,5
Bu oranlar sadece şirket kazançları üzerinden alınan “vergiler”.
Peki şirketler sadece bu oranlara bakıp mı taşıyorlar merkezlerini
oralara buralara?
Değil tabii,
O ülkenin siyasi istikrarından hukukuna kadar daha pek çok “durum” bir
arada değerlendirilerek karar veriliyor ama şimdilik bu konuyu bir
kenara koyalım.
Ha.. bu arada bizde vergi oranı kaç?
Bizde 2021 için şirket kazançları yüzde 25 vergilendirilecek. Bu oran
bir sonraki yılda yüzde 23 olarak uygulanacak.
“Neden bu kadar yüksek?” derseniz alacağınız cevap şu: “Eee paraya
ihtiyacımız var”.
O zaman hemen soralım: Peki paranın böyle toplanacağına mı
inanıyorsunuz? Haydi inandınız diyelim; ya “yatırım”a, o yatırımların
sağlayacağı “İstihdam”a ihtiyaç yok mu? Bu yüksek vergilendirme
dolayısıyla yerli sermaye dışarı kaçmayı kurtuluş görür, yabancı sermaye
“sizinkiler kaçarken ben niye geleyim ki?” derse bu doğru bir uygulama
olabilir mi?
Elbette “hayır”
Çünkü “vergi” belki muhasebe dilinde devlete sağlanan gelirdir ama makro
ekonomide de mikro ekonomide yani işletmecilikte de çok farklı bir anlam
taşır.
*
Türkiye malum.
Dış ticareti açık, cari dengesi açık, bütçesi açık, tasarruf oranı
düşük, üretimi yetersiz falan falan…
Peki, bu gün 130 ülkenin bir araya gelip şu 100 yıllık temel vergi
anlayışımızı değiştirelim dediği; tamam, paraya ihtiyacı olmayan ülkeler
dilerlerse yine düşük vergi alsın ama bu oran yüzde 15’ten de aşağı olup
yer küredeki bütün yatırım dengelerini bozmasın dediği ortamda bir
düşünelim bakalım:
-Bizim ekonomi yönetimi politikamızda bir yanlış var mı?
-Eğer varsa bu yanlış ne yönde ve ne ölçüde düzeltilmeli?
*
Şimdi denecektir ki; “Oldu olacak şunu yüzde 10’lara falan indir de
yatırım gelsin. Bak biz bu kadar vergi gelsin diye kıvranırken nasıl
olur da böyle bir şey düşünülebilir?”
Haydi bir örnek üzerinden yanıtlayalım:
Bir kere “Vergi” sadece vergi değildir demiştik yukarıda.
Haydi onu geçelim…
Diyelim ki ülkenizde 100 şirket var ve toplamda 100 milyar lira
kazançları var. Vurun %25’e, toplayacağınız para (100 milyar X 0,25=) 25
milyar değil midir?
Evet.
Şimdi iki durumu düşünelim:
Birincisinde; bu vergi oranı, örneğin Bulgaristan’dakinden çok yüksek
olduğu için şirketlerin yarısını oraya kaçırsa toplayacağınız vergi bu
sefer de 12,5 milyara düşmez mi? Yani sonuçta, sanki şirketler toplamını
yüzde 25 değil 12,5 oranında vergilendirmiş kadar bir vergi geliriniz
olmaz mı?
Dönelim şimdi oranın düşürüldüğü duruma:
Şimdiki yüzde 25 oranını örneğin bu furyaya uyup siz de 15’e indirseniz,
bunun etkisiyle dışarıya kaçmış 50 şirketiniz, yanı sıra 50 de yabancı
şirket gelmekle toplam 200 şirkete yükselseniz, -bırakın bunların
arttıracağı istihdamı ve oradan gelecek vergileri, hatta döviz girişini
bir yana- sadece bu oran cazibesinden dolayı şirketlerden sağladığınız
toplam vergi geliriniz bu sefer de (200 milyar X 0,15=) 30 milyara
yükselmez mi?
Enteresan değil mi?
Oranları düşürüyorsunuz ama vergi geliriniz artıyor.
Evet, demek ki bu küresel yani sermayenin istediği ülkeye taşınabildiği
dönemde vergi hasılatının yükselmesi öyle klasik anlayıştaki gibi “bas
vergiyi, topla parayı” değil, “indir vergiyi, topla parayı” hesabıyla
olabilen bir ince iş.
Ne dersiniz?
Hani Cevap Fehmi Başkut’un “Buzlar çözülmeden” adlı ünlü tiyatrosunda
bir kaçkın vardı da, kafasındakileri hep “Buzlar çözülmeden” tamamlamaya
çalışırdı.
Tutun ki o kaçkın sizsiniz, ekonominin durumu da bu.
Bütün dünya, “yatırımları teşvikte vergi indirimini yapılmasını anladık
ama bunun oranı yüzde 15’ten daha da aşağı olmasın” derken; siz şimdi bu
yatırım kovalama işine yüzde 25 ile mi girerdiniz, yoksa “demek ki bu
imkanı 15’lere kadar kullanmaya izin veriliyor” işte şimdi biz de bunu
yapıyoruz deyip bir yanıyla dünyaya jest yapar, sermaye çeker, istihdam
yaratır ve hatta daha fazla vergi mi toplardınız?
Haydi bakalım, düşünenler bir düşünsünler şunu da memleket için
hayırlara vesile olsunlar.'
|
|