Yolsuzluk nasıl biter ?

Ne tuhaf değil mi?
“Bitme” kelimesi hem “yetişme” anlamına geliyor hem de “tükenme”.
“Burada ot bile bitmez” demekle “buradaki otları bitireceğiz” cümlelerinde olduğu gibi.
Dolayısıyla “bitmek”ten söz edilirken birilerinin “Hortumculuğa son, yolsuzluğu bitireceğiz” deyip aslında yolsuzluğu yeşerteceğini kastetmesi de yolsuzluklara son vereceğiz demek de hemen aynı kelimelerle anlatılıyor.
Ama sonuçlar bir birinin tam tersi.
Bu söz cambazlığımı hoş görün, şimdi daha açık söyleyeceğim.
Yolsuzlukta, adamın biri görevini kötüye kullanarak kayınbiraderine kolaylık yapmışsa ya da birileri kişisel zaaf göstererek etrafının hoş görmeyeceği işler çevirmişse bu adi bir suç olup yapılacak mücadele de her zaman kolluk kuvvetlerinin işidir.
Türkiye’nin başındaki yolsuzluk ise biraz farklıdır olay “organize” ya da “Toplumda umursanmaz hale gelmiş yaygın” yolsuzluktur.
Ülkenin bu gününü, yarınını ve nihayet kaderini etkileyen de bu tür yolsuzluktur.

Bizde “Balık baştan kokar” sözü çok isabetlidir.
Bir işte yaygın yolsuzluk varsa, gerek işin organizasyonunda, gerekse bu yolsuzluğun üzerine gidilmeyerek gelişmesine müsamaha gösterilmesinde mutlaka balık baştan kokmaya başlamış demektir.
Hiç, ayyuka çıkan bir yolsuzlukta bu konunun üzerine gitmeyen, bin dereden su getirerek işin unutulmasını bekleyenlerin bu işle ilgili olmadığını kabul etmek mümkün olabilir mi?
İşte bu yönüyle, yaygın yolsuzlukların faturası doğrudan yönetimde bulunanlara çıkarılmak durumundadır. Yolsuzluklarla ilgisi açıkça ispatlansa da, ispatlanmasa da yaygın yolsuzlukların faturası ilgili dönemin iktidarına çıkarılacaktır.
Yolsuzluklar bir iktidar döneminde “bitmiş” yani yetişmiş, boy atmışsa ve o iktidar buna bir biçimde son vermemiş, verememişse yaygın yolsuzlukların bitirilmesinin tek yolu, öncelikle o yönetime karşı çıkılması, iktidardan alaşağı edilmesidir. Çünkü yaygın yolsuzlukları önlemek için gerekli güç ancak yeni bir iktidarın eliyle kullanılabilecektir.
İsmet Paşa’nın “Namussuzlar kadar cesaretli olmak gerekir” anlamındaki sözü elbette doğrudur ama gösterilecek cesaretin “Donkişotluk” mertebesinde kalmamasının yolu da onun toplu kullanımından geçer. Bu toplu kullanım da önce iktidara yürüyüş, sonrasında da ülkeyi hesap sorabilen kadrolarla donatmaktan geçer.
Arkasında desteği olmayan yaygın yolsuzluklar elbette ki tek tek değil, yine yaygın bir biçimde ortadan kalkar.
Kimseden korkmadan hesap sorabilen iktidarları iş başına getirecek olan ise “halkın gücü”dür.
Bu nedenle kimsenin, suya sabuna dokunmadan, sadece lafla, “yolsuzluğu kaldırın” deme lüksü yoktur.
Önümüzdeki dönem, herkesin bu konuda kendi üzerine düşeni yerine getirmesi gereken günlerdir.
Bu günler, “topluca” en azından namussuzlar kadar cesaretle yürüyeceğimiz günlerdir.
Haydi Türkiye!
Yolsuzluklara hep birlikte son vermek için iktidara yürüyoruz de.
Şimdi tam zamanıdır.