|
|
“DERTLERİ ZEVK EDİNDİK” DİYE
MUTSUZ SANIYOR BİZİ DÜNYA
Dünya’ca ünlü Gallup
Enstitüsü “mutluluk” raporunu açıkladı.
Gallup’un 148 ülkedeki insanların mutlu olup olmadıklarını incelediği
araştırmasına göre; Türkiye, bu 148 ülke arasında “en mutsuz
ülkeler”denmiş.
Derecesi oldukça iddialı üstelik, Bangladeş ve Sırbistanla birlikte
“sondan” üçüncülük!
Hadi diyelim ki memleket dışarıdan öyle görünüyordur ama, “içeriden
bakıldığında” biz o kadar da mutsuz değiliz aslında:
Ya da “Dertleri zevk edindik” de, dışarıdan bakınca adamlar
anlayamıyorlar durumu, biz Türkler pek dertliyiz sanılıyor…
Peki bu gerçek, durumumuzu kurtarır mı?
Yine de kurtarmaz maalesef, çünkü Gallup’un hazırladığı bu rapor
dünyanın her yanında “yankılanırken” şimdi kim gelip halimize bakar da;
“Yok yahu; bu Türkler öyle sandığınız gibi mutsuz falan değil… Ne
hallerine bir itirazları var, ne “itirazım var” diyenlerin bir çare
arayışı; öyle “kuzu kuzu” oturuyorlar yerlerinde” der ki?
Bize “gönül gözüyle” bakmadıklarında da elbette durumumuzu Bangladeş ve
, Sırbistan kadar vahim sanırlar.
Sansınlar, ne gam!
Biz böyle de sanılabileceğimizi bilsek bile itiraz ediyor muyuz
halimize?
Var mı durumdan bir şikayetimiz?
Yok!
O zaman “Eyy Gallup, Eyy Galuup… nedir bizimle uğraşıp Türkiye’yi
Dünyaya böyle gösterme merakın? Alıp veremediğin ne? Niyetin ne? Arkanda
hangi yapılar var? Nedir bu taralellik demeyelim mi?
*
Düşünüyorum da, “biz böyle olsun istemişsek” kime ne ki?
İnsanın ya da bir milletin mutluluğu acaba başkalarının beğendiği
şeyleri yaptığında mı artar, yoksa kendi beğendiğini yaptığında mı?
“Kendi beğendiği gibi yaptığında” tabii…
Neymiş?
TÜİK’in 2013’de yapıp 2014 Eylülünde yayınladığı “Gelir ve Yaşam
Koşulları” araştırmasına göre halkımızın:
- %39,7’si konutunda “sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere
çerçevesi vb.” sorunlar olduğunu beyan etmiş.
- %42,2’si oturduğu konutta “izolasyondan dolayı ısınma sorunu”
yaşadığını söylemiş.
- %65,4’ü hanesinin taksit ödemeleri ve borçları olduğunu beyan etmiş
(konut alımı ve konut masrafları bunun dışında)
- %78,5’i “evden uzakta bir haftalık tatili”, %49’u “beklenmedik
harcamalarını” ve %75,5’i “yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme
ihtiyacını” ekonomik nedenlerle “karşılayamadığını” bildirmiş.
-“Maddi yoksunluk oranı” yüzde %49,7 imiş.
-Nüfusun yüzde 15’i yani 11 milyon 250 bin kişi “yoksul”muş.
İşsizliğin yüzde 11’lerde, genç işsizliğin yüzde 25’lerde dolaştığını
zaten bilmeyen yok.
Memleketin bir “bölge”sinde asayişin olmadığını, Bir yerden bir yere
gitmenin imkansızlığını, Irak ve Suriye’den 3 milyon kişinin kaçıp
Türkiye’ye geldiğini, ama her ne hikmetse burada “gül gibi
memleketimizde” kalmayı da pek “uygun” bulmayıp, boğulma bahasına
kendilerini denize atıp Yunanistan’a ve oradan da Avrupa’ya geçmeye
çalıştıklarını görmüyor muyuz.
Peki, herhangi bir akli dengesizliği olmayan her Türk vatandaşı da bu
durumları görüyor ve biliyor değil mi?
Evet!
Şimdi bunları bir kenara yazıp şuna dikkat edelim:
“Tam bu noktada” Bizim resmi istatistik kurumumuz TÜİK’imiz… O da Gallup
gibi soruyor halkımıza:
“Mutlu musunuz?”
Bu günlerdeki son durum nedir bilemeyiz ama; araştırmanın yapıldığı 2013
yılında nüfusumuzun yüzde 56,3’ü “evet mutluyuz” diyor.
Haydi bakalım buyurun buradan yakın!
-Dışarıdan bakan Gallup mu haklı?
-İçeriden bakan TÜİK mi?
Acaba Türk halkının mutlu olup olmadığı konusunda yapılan
araştırmalardan hangisi doğru?
Yoksa bu iki araştırma arasında müthiş bir “tanım” farkı mı var? İkisi
farklı şeylerden mi bahsediyor?
Mesela biz “dertleri zevk edindik” de, TÜİK bunu bilerek çoğunluğumuzun
durumdan mutlu olduğunu “söylerken” şu “Gallup” denen yabancı kurum işin
farkında mı değil?
Mesela biz “Türban takma hürriyetimiz olsun, bu her şeye bedel; bir
türban bin derdimizi örter” mi diyoruz da adamlar anlayamıyor?
Herhalde buna benzer şeyler olmalı anlayamadıkları.
Mesela seçimlerde basbayağı yüzde 60’ımız “hayır” dediği halde bile o
partiyi hala iktidarda tutmamızın “yönetimine ses çıkarmamanın” başka
bir açıklaması mı var?
İktidar bu; öyle ya, itiraz etmezsen, sen indirmek istemezken o niye
terketsin ki koltuğu?
İndirmeyince de “mutlulardır bu durumdan ” diye düşünüyordur belki de
TÜİK.
*
Ya muhaliflerimiz?
-Seçim süresince bangır bangır karşı çıkıp seçimden sonra o “karşı
çıkılan” partinin adayını başa getirip Mecliste bizi sen yönet dememizi
nasıl anlatmalı başkalarına?
-Ya Kurultay’da “aramızdaki en iyi partili, en sosyal demokrat” deyip
“birincilikle” Parti Meclisi’ne seçtiğimiz ama şimdi Kaçaksaray’da rakip
partiye övgüler düzen “vekil”imizi neden ve hangi ölçülerle seçtiğimizi
nasıl açıklayabiliriz batılıya?
-Ya, İstanbul ön seçimlerinde “demokratik bir biçimde” bölge birinciliğe
layık gördüğümüz, sonra da tekrar edilecek seçimlerde yerine kimi alsak
da yanlışı düzeltsek diye “o öğündüğümüz demokrasiden” dönebilmek için
çareler aradığımız olay?
Peki, bunlar bizim hep "böyle olsun" dediğimiz, kendi elimizle ortaya
koyduğumuz tercihlerimiz değil mi?
Sahi, bu bizim mutluluk anlayışımızda “batı” ya yada “Dünya”ya göre
gerçekten bir gariplik mi var?
Yoksa kimse bizi bir türlü anlamak mı istemiyor?
Yanlışa itirazı çoktan mı unuttuk, işimize mi öyle geliyor, seçmesini mi
hiç bilmiyoruz batıya göre?
Böyle de mutluysak, itirazımız yoksa bir “mesele” de olamaz tabii…
Ama yine de biri çıkıp anlatsın şu aleme durumu; bunlar işte böyle bir
şeyler diye… “ilişmeyin biz böyle de mutluyuz” diye.
Hiç olmazsa arkamızdan konuşturtmayalım kimseleri.
Okuma parçası:
1) http://www.bbc.com/…/…/2015/08/150827_gallup_mutluluk_anketi
2) http://www.haberturk.com/…/777554-626-milyon-turk-tatile-ha…
3)
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=18629
-
|
|