Ekonomideki oyun sürerken kurallar değişmeli mi?

 

Sayın Başbakan’ın sevdiği bir söz var:
“Oyunun kuralları bellidir, oyun başlamıştır, oyun esnasında yeni kurallar icat edilmez.”

Yardımcısı Babacan da şöyle diyor:
“Şimdiye kadar bizim 3 yıllık program perspektifimiz vardı.
Orta Vadeli Program ve Orta Vadeli Mali Plan hazırlıyorduk.
Buna da bizim hükümetimiz döneminde Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Yasası ile gittik.
Bu yasa ile 3 yıllık orta vadeli perspektif getirmiştik.
Ancak artık Türkiye'nin sadece orta vadeyle yetinmeyeceği, çok daha uzun vadeye bakmak gereksinimi çok açık şekilde ortada.

Oyun deyince herkesin aklına değişik şeyler gelebilir.
Biz tabii ki Türkiye’de uygulanan ekonomik modeli kastediyoruz.
Değişip değişmemesini konu edindiğimiz de bu modelde söz konusu olan “Mali Kurallar”.

Ekonomiyi bizzat kendileri yönettiği halde hükümet kanadı diyor ki, biz şimdi tuttuğumuz yolun değişmemesi için kendimizi üç yıllığına bağlamıştık ama artık bununla yetinmek de mümkün değil bizim şimdi çok daha uzun vadeye bakarak öyle kolay kolay değişmeyecek planlar yapmamız lazım.
Hatta bunun için şimdi bir de kanun çıkaracağız.
Neyi kime karşı kanunla sağlama altına almak için?
İktidara karşı olamaz, iktidar zaten sizsiniz.
Muhalefete karşı olamaz, muhalefet bu işleri yönetme hakkına sahip değil.
Halkımıza karşı olamaz, sizi seçen halk “bırakın makamlarınızı da memleketi biz yönetelim” diyemez.
O zaman bu kolay kolay değişmeyecek kuralları niçin koyacaksınız?
Çiğnemek için mi? Göstermelik mi?

Çiğneyecek olsanız neden koyacaksınız, göstermelik olsa kim inanacak?

Nereden bakılırsa bakılsın, dünyanın bu kadar şiddetli ve ucu açık bir kriz yaşadığı, ekonomiler arasındaki dengelerin gün be gün değiştiği bir sırada iktidarın kendi kendini uzun vadeli bağlayacak mali kurallar koymasını anlamak mümkün değil.
Bu olsa olsa, iktidarın karşılaştığı mecburiyetler karşısında birilerine vermesi gereken “bir tür niyet mektubu” olabilir diye yorumlanabilir.
Bir düşünelim:
Üç yıllık da değil, çok daha uzun vadeli ve kolay kolay değişmeyecek plan ne zaman yapılabilir?
Acaba hükümetin şu anda ekonomiye uyguladığı kurallar içimize siniyor mu?
Kurallar için ne zaman artık değişmesin doğru ölçüyü yakaladık denebilir?

“Üniversiteden mezun olan herkes iş bulacak diye bir kural yok” dendiği bir zamanda mı?
On milyon kişinin boşta gezdiği, geri kalanının acaba bizi kapının önüne koyarlar mı endişesiyle yatıp kalktığı günde mi?
Bütçeyi denk getirmek için kamu mallarının ucuz pahalı demeden satıldığı bir dönemde mi?
Belediyelerin şehrin en güzel arazilerini, şirketlerini satmak zorunda kaldığı günlerde mi?
Bütçeniz her şeye rağmen yılda 60 milyar lira açıkla bağlandığı koşullarda mı?
Küçük esnafın batmakta, büyük sermayenin satıp kaçmakta olduğu ekonomik gidişatta mı?
Hayvancılık tüketilip tencereye konacak yemeğin kıyması Brezilya’dan, İzlanda’dan getirtilmeye kalkılırken mi?
Dış ticaretiniz aleyhe çalışır, iç piyasa ithal malıyla dolarken mi?
Vergi adaletsizliği herkesin dilindeyken mi?
Ekonominiz dış borç ve faiz yükü altında debelenirken mi?
Böyle bir durumda, “Aman bu politikalar iyidir, bu tabloyu yaratanlar başarılıdır, şimdi onların bu görüş ve tercihlerini ebedileştirelim, kanunlarla değişmez hale getirelim demenin anlamı var mıdır?
Siz daha uzun vadeli ve daha değişmez mali kurallar olsun diye bunları mı kastediyorsunuz?

Siz de biliyorsunuz ki bu ekonomi politikalarınız memleketin derdine derman olamamıştır. Bütün propagandalarınıza rağmen halkımız size verdiği desteği geri çekmektedir.
Çünkü “Medar-ı maişet motoru” sürekli su almaktadır.
Siz dibinden su alan tekneyi nasıl olur da bu haliyle uzun yol seferlerine çıkmaya uygun görürsünüz?
Belli ki bu tekne bu yola gelmez.
Sakın size bunu telkin edenler “Durmak yok, ille de aynı yanlışa devam edin” diye zorluyor olmasınlar?
Halkın hiç de memnun olmadığı bir tablonun uzun vadeli sonucu hayırlı olabilir mi?
Dünya her gün değişirken, kimse uzun vadede ne olacağını kestiremezken sizin ekonomiyi böyle uzun vadeli kalıplara sokmanız, o ekonominin kıvrımlı yollarında ilerleyen aracınızın direksiyonunu, kendi elinizle kilitlemenizden başka ne anlama gelir ki?
Bırakın önünüzdeki yol kıvrımlıysa sizin de kıvırtacak bir imkânınız olsun.
Siz o dışarıdan yol tarif edip “aynen devam et” diyenleri bırakın
Bizleri, o aracın içindeki yolcularınızı düşünün.