|
|
ASACAKSIN O KASAPLARDAN BİR KAÇINI BAK GÖR O
ZAMAN(!)
Et fiyatları yine dolu dizgin…
işin kötüsü kurban bayramı yaklaşıyor.
Ziraat mühendisleri odaları bildiriler yayınlayıp feryad ediyor..
Bu işin ithalatla değil üretimle çözüleceği anlatılan açıklamada şöyle
bir bilgi de var:
“Patatesten sonra kırmızı et fiyatlarındaki yükseliş de Merkez Bankası
raporlarına girdi.
Çankaya Köşkünde toplanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu`nun ana gündem
maddesi kırmızı et fiyatlarındaki artış oldu. Toplantıya başkanlık eden
Başbakan Ahmet Davutoğlu, genel enflasyon oranının üzerinde artış
gösteren tüm gıda fiyatlarının yakından takibi ve gerekli tedbirlerin
gecikmeksizin alınması yönünde talimat verdi.”
Bu arada “Et ve Süt Kurumu (ESK) da bu işe katkıda bulunmak istemiş
olacak ki, mağazalarında satılan ürünlerde ortalama yüzde 5 indirim
yapma kararı almış.
Nasıl ama tedbirler?
Sayın Başbakan’ın “gecikmeksizin” gerekenin yapılması “talimat”ı mesela…
Emir büyük yerden olunca Et ve Süt Kurumu da et fiyatlarında yüzde beş
indirim yapacak tabii ki…
Ne dersiniz bu “tedbir”lere?
Hazır memleket istim üzerinde iken örneğin; kasapların bir kaçını da
Taksim meydanında sallandırsak fiyatlar bu kadar kararlılık karşısında
tepe taklak düşüp adeta lahana-pırasa fiyatları düzeylerine inmez mi?
*
Tam bir komedi.
Sen Türkiye’nin tarım ve hayvancılığını IMF’in “niyetlendirmeleri” ile
“bunlara sübvansiyon yok” deyip batır, “serbest piyasacılık” budur “al
sana çözüm” deyip samanı, eti dünyanın dört bir tarafından “ithal” eder
hale gel, sonra dövizle birlikte et fiyatları da yükseldiğinde “gerekli
tedbirlerin acilen alınması” talimatını vererek, etli ve sütlü ile
ilgili kamu kurumunun yüzde beşlik fiyat indirimi ile bu işlerin
düzeltilebileceği, fiyatların düşürülebileceği havalarında talimatlar
ver.
Olmaz.
Ekonomi gemisi lafla yürümez.
“Talimat” nereden gelirse gelsin laf da dinlemez.
Kendi kuralları vardır:
Bir kere ucuz da olsa, pahalı da olsa iç piyasanın ihtiyacını her
koşulda “kendi üretiminle” karşılayacaksın.
Karşılayamazsan gider elin oğlu kaç dolardan satıyorsa tam o kadar verip
“ithal” etmek zorundasın.
O arada kur iner mi, çıkar mı orası hiç belli olmaz.
İç piyasada üretimin şartı, tarım ve hayvancılık politikalarında
gerçekçilik, destek ve istikrardır.
Üretici eğer senin gittiğin yolun hesabına uymadığını görürse girmez bu
işe. Haydi bir ara gördü diyelim, bir öyle bir böyle dersen bu işin
yarını belli değil deyip yine girmez.
Bu işi nasıl bu hale getirdi “politik-acı”larımız?
Tarım ve hayvancılıkta yanlış, yetersiz destekleme politikalarıyla, Et
Balık Kurumu’nu, Et kombinalarını, Süt Endüstrisi Kurumu’nu, Yemsan’ı
özelleştirerek. Her sıkıştığında yurt dışından ithalatı çözüm görerek…
Köylüyü, çiftçiyi bu işlerden uzaklaştırıp şehirlere dökerek, onları
üretimden uzaklaştırarak, eldeki üç beş hayvanı da kesime gönderterekten
değil mi?
|
|