İnebolu neyle kalkınır ve…
“Delikanlılar dururken huriyem”
İnebolu’yu bilir misiniz?
Kurtuluş savaşımızın vatansever, fedakâr, cefakâr insanlarının şehri.
1918 deki Mondros Anlaşması ve uygulanmasına ilk başkaldıran.
Ankara’nın Anadolu’daki iskelesi.
Kuvvayı milliyecilere taşınan silah ve cephanenin karaya çıkarıldığı
liman.
Cepheye mermi yetiştirebilmek amacıyla kağnısı ile İnebolu’dan Ankara’ya
doğru ilerlerken kışın soğuğunda yolda donarak şehit olan “Şerife Bacı”nın
memleketi.
“Maksad-ı ulvinin husulü için azami ibraz-ı mesai eylediğinden dolayı”
mavnacılarına istiklal madalyası verilmiş şehir…
Şimdiki ilçe nüfusu 9283 kişi.
*
Tarih 24 Temmuz 1919:
İnebolu’ya gelen İngiliz torpidosundan çıkan askerler, kilisenin
öncülüğünde 1840 yılından beri Pontus rum devletini yeniden canlandırmaya
gayret edenlerle gizli çalışmalar içerisindedir.
Tarih 27 Temmuz 1919:
İnebolu Gençler Mahfili (kulübü) kurulur.
Onların bu hareket ve canlılıkları yerli rumların gözlerinden kaçmamıştır.
Rumların bu cemiyeti dağıtmak için gizlice İngilizlere, patrikhaneye hatta
İnebolu Kaymakamlığına ve Kastamonu Valiliği’ne yaptıkları ihbar üzerine
tahkikat açılarak, cemiyetin yönetim kurulu üyeleri iki defa kaymakamlığa
gelen İngiliz Komiseri’nin sorgularına maruz kalırlar.
Tarih 2 Ağustos 2012:
“İnebolu Dernekler Federasyonu” Başkanı’nın Kastamonu İl, İnebolu İlçe
protokolü ve muhtarlarına verdiği iftar yemeğinde söylediği “İDO yaz
aylarında İnebolu’ya da sefer düzenlesin, böylece İnebolu Limanı
geçmişteki günlerine dönsün ve turizmimiz canlansın” sözü “ne hikmetse”
basınımızdan oldukça ilgi gördü ve “haber” çoğu yerde “İnebolululardan
tarihi liman için İDO'ya mektup var” başlığıyla verildi.
“Hikmet” acaba sözde mi, bahsi geçen şirkette mi yoksa bir kısım
basınımızda mı bilemiyoruz.
*
Ne dersiniz? Geçen yıl Yunan sermayeli aracı kurumun danışmanlığında
satılan bu günün İngiliz ortaklı İDO şirketi, kurtuluş savaşımızın “Ulvi
maksadımızın gerçekleşmesi için büyük çaba sarfetmiş” bu madalyalı
şehrimizin ve limanının eski günlere dönmesi ve de turizminin
canlandırılabilmesi için seferler düzenlemeyi düşünür mü?
Sermayenin dini imanı olmaz derler.
Onun işi kazanabildiği kadar çok para kazanmaktır; bir yeri kalkındırmak
değil.
Belli ki bu kadar nüfus için “ticareten” bile düşünmez.
Niye 9283 nüfuslu ilçemizi kalkındırmak için İnebolu’ya sefer düzenlesin?
Kurtarır mı?
Kurtarmaz.
Kurtarıp kurtarmayacağı aslında bu yabancı ortaklı vapur kumpanyasının
kendi bileceği iş tabii de, bu işin üzerinde durulması gereken yanı nedir
biliyor musunuz?
Böyle bir gelenekten gelen İnebolu’nun kalkındırılması için şimdi doğası
gereği “tamamen ticari” hareket eden bir şirketten “kalkınma için” medet
umulması; bunun yöre adına ve oranın protokolü önünde bir çözüm önerisi
olarak ileri sürülmesi, sonra da bu “umud”un medyamızda ciddi ciddi yer
alması.
İnsan düşünmeden edemiyor; Anadolunun, Karadenizin küçük bir şehrinde
kalkınmanın, turizmi geliştirmenin “umudu” nasıl olur da kendi gücüne,
geçmişindeki yaratıcılığına değil de bu yolcu taşımacılığı işinde yanlış
yaptıklarını bizzat kendilerinin dile getirdiği bir yabancı ortaklı
taşımacılık şirketinin -tercihine de değil- adeta lütfuna bağlanabilir?
Hele Bursa deneyimi en somut örnek olarak ortada ve o bölge halkı bu
konuda hop oturup hop kalkarken.
Ey 1919’daki “İnebolu Gençler Mahfili”nin ilk başkanı Kara Hüseyinzâde
Abidin Bey ve arkadaşlarının, Şerife Bacının, Mavnacılar Loncasının
fedakar kayıkçılarının yani “denkçileri”nin 2012’deki torunları;
Bu vapur işi sözüm ona İnebolu halkı ve İnebolu ilçesinin kalkınması için
ortaya atılıyor değil mi?
Yani millet-devlet işi.
Bakın o günlerde dedelerinizin ve ninelerinizin herkesten önce ve
herkesten çok arkasına düştüğü,” öl deyince ölündüğü” ve sonuçta
kurtuluşa onun öncülüğünde vardığımız Mustafa Kemal “Nutuk”ta ne diyor:
“İnsaf ve merhamet istemekle, yalvarmakla millet işleri, devlet işleri
görülemez”
*
Çok mu yüklendik?
Ne yapalım, o kadarı da bizim“dillek”liğimize sayılsın.
Haydi o zaman sözü İnebolu Taşburun (eski adıyla Kıyıdivanı=Gıydıvan)
köyünün o çok hareketli, neşeli türküsüyle bağlayalım;
Bakalım Gıydıvanlılar bu işlere ne diyorlar:
Gıydıvanın kızları Huriyem
Birer gonca gül olmuş Huriyem
Ufak ufak basta gel Huriyem
Tahtalar oynamasın Huriyem
Şamama da güzelim Huriyem
Her gün gider hamama Huriyem
Delikanlılar dururken Huriyem
Niçin vardın imama Huriyem
Gıydıvanın gızları Huriyem
Birer salkım leylaktır Huriyem
Usul usul basta gel Huriyem
Bizim mehle dillektir Huriyem
Dinlemek için tıklayın:
http://fizy.com/#s/1agxx7
|