Kayıp eşeği bulunan emeklinin gözü aydın olsun
Bizde ünlü bir söz vardır:
“Tanrı garip kulunu sevindirmek için önce eşeğini kaybettirip sonra
buldururmuş”
İçine düşürüldükleri durum dolayısıyla “garip” kullara pek de diyecek bir
şey yok ama, bu işin günlük yaşamda sayısız örnekleri varken işin içine
niye tanrı karıştırılır anlaşılır gibi değil.
Örneğin şu emeklilerin “intibak meselesi”nde olduğu gibi.
Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in açıklamasına göre, 2000 yılından önce emekli
olanlara o tarihlerde “noksan” bağlanmış emekli aylıkları yeniden
hesaplanacak ve aradaki “fark” 2013 yılındaki maaşlarına eklenerek
kendilerine ödenecekmiş.
Yine aynı haberlere göre bu aylık farklar, “10 liranın altından başlayıp
320 liraya kadar” yükselebilecekmiş.
Biz bu konuya daha önce de bir makalemizde değinmiş ve Sayın Başbakan’ın,
partisinin
Kızılcahamam toplantısı sırasında (18 Kasım2011)
sorulan bir soru üzerine Bakan Faruk Çelik’e dönüp“İntibak yasasını
acilen getirin çıkartalım” dediğini;
Sayın Babacan’ın da “Bunun maliyeti var. Ancak bunu karşılayacağız. 4
yıl içinde bütün emekliler intibak ettirilecek. 2014 seçimlerinden önce
emeklilerimiz hakkını alacak” şeklinde açıklamalar yaptığını
aktarmıştık.
Nedir emeklilerin bu “İntibak” meselesi?
Kim kime intibak edecekti de 2000 yılı öncelerinden başlayıp taa bu
günlere gelene kadar bir türlü olamadı?
Acaba bir türlü “bizim emeklilerimizin” şu sosyal güvenlik düzenlemelerine
intibak edememiş olmaları mı?
Yoksa “sosyal güvenlik düzenlemelerinin” emeklilerimizin haklarına bir
türlü intibak edememiş olması mı?
Soruyu bir başka açıdan sorarsak:
Bu intibak işi emeklilere verilen “yeni bir hak” mı?
Yoksa 2000 yılından bu yana önemli bir kısmının mahrum bırakıldığı
“istihkak” mı?
Bizim emekli yurttaşlarımız şimdi kendilerine yeni bir “hak” verildiğini
düşünüp -bir vaade göre 2013 yılında- ellerine geçecek “10 liranın
altından başlayıp 320 liraya çıkabilecek” paralara mı sevinmeli? Yoksa üç
kuruşun hesabını yaparak geçirdikleri bunca yıllarının mahrumiyetine bakıp
ancak şimdi giderilmesine niyetlenilen haksızlıklara mı kızmalı?
Doğrusu tam da yazının başında sözünü ettiğimiz durum.
Galiba 2000 yılından önce kaybolan –sözgelimi- “eşek” henüz yeni yeni
bulunuyor da sahibine teslimatı en erken 2013’te.
Bir yanı sevinç, diğer yanı on yıldan fazla sürdürülmüş bir haksızlığın
itirafı.
Ama ne gariptir ki, Türkiye’de insanlar en fazla kendilerine böyle bir
haksızlığın yapılmadığını öğrendiklerinde değil de; yapılmış haksızlıkları
öğrenip düzeltileceği müjdesini aldıkları zaman sevinebiliyorlar.
Öyle ya, mesela işin içinde bu haksızlığın giderileceği müjdesini
duyamadan, çektiği sefaletin kendinden değil de aslında iktidarların
tercihlerinden kaynaklandığını bile öğrenemeden giden emeklilerden olmak
da vardı;
ve ne yazık ki bunu duysa bile 2013’te ya da dört yıl içinde o parayı
cebine koyamadan gidecekler de olacak.
Bülent Arınç, yıllardır “istismar edilen” emekliler arasındaki
eşitsizlik giderilecek demiş.
Bakan Babacan da, “2014 Seçimlerinden önce emeklilerimiz hakkını
alacak” diyor ya;
Aman şimdi kimse “niye seçimlere bağlıyorlar”, “galiba bu iş seçimlerde
siyasi yatırım olarak kullanılacak” falan deyip işi bozmasın,
Hak kaybolmaz, her zaman haktır tamam da; malum vakit sonbahar.
Bırakın artık nasıl olacaksa olsun;
Hatta dua edelim de; Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Babacan’ın
sözünü ettiği o seçimler mümkünse biraz daha erken olsun. |