|
İhracat rekoru, enflasyon, vergiler ve insanlar
Bir
kısım basına bakarsanız ihracatımız bu ara rekor üzerine rekor kırıyor ve
bütün cumhuriyet tarihinin en iyi derecesini yapıyor.
Bunu yapanların dış ticaret verilerini ısrarla tek taraflı, sadece satış
yönüyle algılatmak ve her nedense olayı “Cumhuriyet tarihi” içinde
değerlendirmekle ne yapmak istendiğini anlamamak mümkün değil.
Dosdoğru söyleyelim mi?
Buna “Gece mezarlıktan geçerken korkmamak için ıslık çalmak” denir.
Bir
bakkal dükkânı düşünün;
Sahibine soruyorsunuz, işler nasıl gidiyor?
“Muhteşem diyor, her gün daha fazla satıyorum, dükkânı açtığım günden bu
yana böyle satış görülmemiştir!”
“Yani çok para kazandığınızı mı anlatmak istiyorsunuz” dediğinizde;
“Sen satışa bak satışa” diyor; aslında alışlarına daha fazla para
ödediğini, sonuçta zararına çalıştığını, belki de tasfiye satışı yaptığını
gizleyerek.
Türkiye ekonomisi, en son yayınlanan Ocak-Kasım dış ticaret rakamlarına
göre maalesef 122 milyar dolarlık ihracat geliri elde edip bunun 97 milyar
dolar fazlasıyla 220 milyar dolarlık ithalat harcaması yapmış.
Mezarlık örneğinde olduğu gibi; demek ki “bir kısım”ın ve arkalarındaki
kısmın ihracatta rekor üzerine rekor kırıyoruz haberleri yapmasının, yani
sürekli ıslık çalmasının asıl nedeni de bu.
Ne diyelim?
Allah mahcup etmesin.
***
Yeni açıklanan rakamlara göre 2011 yılında tüketici fiyatları yüzde 10,45
üretici fiyatları 13,33 oranında artmış.
Şimdi sorsanız; “asıl olan yurttaşı doğrudan ilgilendiren tüketici
fiyatlarıdır, o da 10,45’de kalmıştır” denecek ama durum gösteriyor ki
kendi enflasyonu yüzde 13,33 artan üreticiler bunu nasıl olsa tüketici
fiyatlarına yansıtacaklar.
Enflasyondaki artış sadece bu kadar mı?
Bir başka hesaba bakarsak biraz daha fazla olmalı:
Geçen sene sonunda 1.545 olan dolar bu sene başında yüzde 22,8 oranında
artarak 1.898 lira olmuş.
Yine geçen sene sonunda 2.065 olan Euro bu sene başında yüzde 18,91
oranında artarak 2.455 rakamına yükselmiş.
El mahkûm, sadece 10 ayda 97 milyar dolar ithalat fazlası bulunan Türkiye
ekonomisinde bu “cepten” harcadığımız 97 milyar dolarlık mal bize ortalama
yüzde yirmi daha pahalıya geldi.
Yani hem cepten gitti, hem maliyeti yüzde 20 gibi bir oranda yükseldi.
TÜİK’in enflasyon istatistiklerinde kullandığı “ispermeçet mumu” türünden
malların bünyesine ne kadar isabet ediyor bilemem ama toplamda bu malların
maliyetinin, dolayısıyla sırf bu sebeple artması gereken enflasyonun pek
de “yüzde 10’un azıcık üzerinde” olmaması gerektiği açık.
***
Hükümetler, bir yıllık icraatlarının kaça mal olacağını, bunun bedelinin
nerelerden karşılanacağını bütçelerinde gösterirler.
Bizim ekranlarda izlediğimiz bütçe görüşmeleri büyük ölçüde ağız dalaşı
görünümünde olsa da aslında orada hükümetin önündeki bir yılda neler
yapacağı, bunun maliyetinin vatandaştan nasıl çıkarılacağı görüşülür.
2012 Yılı bütçesi de “açık” ile bağlandığına göre, hükümetin beklediği
gelirlerin yapılacak giderleri karşılayamayacağı, imkânların sonuna kadar
kullanıldığı açıktır.
Yani içinde bulunduğumuz bu durumda vatandaşın sırtındaki vergi yükünün
azaltılması gibi bir imkânın ve dolayısıyla gayretin bulunmadığı
ortadadır.
Nitekim bundan dolayıdır ki; bir yandan enflasyon yüzde 10,45 yeniden
değerleme oranı 10,26’dır denmesine rağmen, emlak vergileri ve iğneden
ipliğe pek çok konuda karşımıza çıkan harçlar yüzde 15 oranında
artırılmıştır.
Şimdi bu kısa bilgilerden sonra açın gazeteleri, geçin televizyonunuzun
karşısına ve ihracatta kırılan rekor üzerine rekorları, cumhuriyet
tarihinin en yüksek ihracatı haberlerini izleyin, sonra da o “gece
mezarlıktan geçerken ıslık çalma ihtiyacı duyanlar”ın yüzlerine dikkatlice
bakın.
Kendi değer yargılarınızı gözden geçirin.
Acaba onların yerinde siz olsaydınız, böyle bir durumda çıkıp aynı şeyleri
söyleyebilir miydiniz?
|
|