Uyuma İstanbul borcun artıyor malın gidiyor...
Şu
bizim İstanbullulara nasıl anlatsam bilemiyorum.
Ey benim İstanbullu hemşehrilerim,
Hükümetin borçlandırdıkları bir tarafa, sırf belediyeden gelenlerle adam
başına borcumuz inanılmaz artıyor...
Sizden sonra çocuğunuz, belki de torununuz bile çok yaman borçlandı,
farkında mısınız?
Ey benim İstanbullu hemşehrilerim,
Sizin, babanızın, dedenizin ve hatta büyük dedenizin yemeyip içmeyip
İstanbul’da size bıraktığı han, hamam, şirket, vapur ve de ne varsa herşey
gitti gidiyor biliyor musunuz?
Nasıl mı?
Bakın, “Son anda İstanbullu olanlar” dahil bu istanbul’un 12,5 milyon nüfusu
var mı? Evet var.
Bu İstanbul’u idare edenler toplam borcumuzu açıkça söyleyemiyorlar ama
“Şöyle İDO ile İGDAŞ’ı satsak da beşerden on milyar dolar alsak hiç
sıkıntımız kalmaz” demiyorlar mı?
Bölün o on milyar Amerikan dolarını 12,5 milyon İstanbulluya bakın bakalım
kundaktaki bebe, köşesindeki ihtiyar, boşta gezer oğlan dahil adam başına
800 dolar, yani eski parayla 1,5 milyar lira borç düşmüyor mu!
Düşüyorsa çarp onu 5 kişilik ailenle, etti mi sana hane başına 7,5 milyar
lira?
Şimdi düşün, Oturduğun apartmanda 20 lira daha fazla aidat gelince
yöneticinin arkasından neler söylediğini
Sonra düşün, geçen aya göre elektrik borcunun 25, su borcunun 15 lira daha
fazla geldiğinde evin içinde nasıl dört dönüp nasıl babalandığını, nasıl
gelecek bu ayın sonu diye hane halkından hesap sorduğunu.
Hadi bunlardan rahatsızlığın diyelim ki topu topu ayda 75 lira olsun. Böl
bakalım ailenin 7,5 milyar liralık belediye borcuna, hesapla bakalım içinden
kaç tane 75 liralık çıkacak?
Haydi ben yapayım hesabını: Tam 100 tane. Yani o çok gözüne batan
ödemelerini 100 ay, ya da 8 yıl 4 ay daha çektirecek kadar!
Var mı bunu ödemeye mecalin?
Ya da ne oldu o apartman yöneticisine yaptığın tafralar?
Merak etme, bunları senden hemen istemeyecekler.
Bir ara ayda şu kadar liradan zamlı otobüs bileti üzerinden ödeyeceksin borç
taksitlerini. Sonra vapur biletleri zamlanacak, belki bir indirip bir
bindirecekler fiyatları ama hiç endişen olmasın, sonuç hayırlara vesile
olacak, sonra belki kapının önüne arabanı koydun diye alacaklar bir kısmını
da.
Bu parayı belediye reisleri kendi cebinden ödeyecek değil ya!
Olmadı, diyelim ki sende para çıkmadı.
Vapurlarını satacaklar, tüccarın vapuruna tüccarın tarifesinden bineceksin.
Otobüslerini satacaklar, tüccarın otobüsüne tüccarın tarifesiyle bineceksin.
Köprülerinin işletme hakkını satacaklar, tüccarın köprüsünden tüccarın
koyduğu tarifeyle geçeceksin.
Hani Topbaş’ın 25 şirketle yavaş yavaş alıştırdığı gibi, işler belediyecilik
olarak değil “ticareten” yürüyecek ve sen o işi yürüten tüccarı
suçlayamayacaksın. Belediye ise “ne alaka?” diyecek sana…
Elin tüccarı boşuna mı yatıracak bu işlere parayı senin yerine?
Öyle ödeyemezsen böyle ödeyeceksin.
Sadece sen mi?
Merak etme, hepsini sen çekmeyeceksin yıllara –daha doğrusu nesillere-
yayılan işler bunlar.
Mesela şimdiki hesaba göre, 2023’e çıkarsan sen… çıkmazsan çoluk çocuk, borç
bitmezse torun torba…
Haydi sen havai fişeklere, lalelere bakarken farkına varamadın. boş bulunup
bu işe “he” demiştin.
Ama yeni yetişenler farkederler elbet.
Şimdiden çınlamasa da o zamanlar yaşlı kulakların çok çınlayacak.
Sakın yüksek tansiyondandır diye düşünme, bil ki bu günkü hatalarındandır.
Belki bunları biraz abartılmış buldun, olabilir.
Ama ne olur, o senden ayda 20 lira fazla aidat isteyen yöneticiye kızma adam
çok hassas. Üstelik biliyorsun ki dış kapının otomatiği, tamirdi, elektrikti
derken.. gerçekten biraz masraflı oluyor.
Çok bir şey değil, git barış yönetimle.
Bir noktada anlaşın.
Ne de olsa kapı komşundur.
Öbürü gibi Saray’lı değil ya!
|