|
Kral çıplak da şimdi
İstanbul halkı ne yapacak?
Hiç
kimse bu çok kötümser bir yazı demesin.
Etraf tıngır tıngır sallanırken, bir kısım depremci hocamızın dediklerini
de göz önüne alarak, başta İstanbul olmak üzere her an bir yerlerin daha
önemli bir depremle karşı karşıya kalacağını söylemek kötümserlik midir?
Değildir diyorsanız ardından şunu da kabul edin:
İstanbul’un sevk ve idaresine yetkili ve bundan sorumlu birinci kişisi
Sayın Topbaş bu konuda “Maalesef kral çıplak” diyor.
O hikayeyi bilenler sözün ne anlama geldiğini de anlayacaklardır.
Biz bilmeyenler için yine de kısaca tekrarlayalım:
Ünlü yazar Hans Cristian Andersen’in bu masalında cahil bir kral ve
etrafında da bir sürü yalakası vardır.
Günün birinde terzinin biri, ülkenin kralını “Size kimsede olmayan bir
elbise yapacağım, yalnız bu elbiseyi ancak akıllı kişiler görebilir”
diye kandırıyor.
Bir süre sonra da, aslında hiç ortada olmayan elbiseyi krala sözde
giydiriyor.
Kral kendisine cahil demesinler diye; etrafındakiler de hem kendilerine
cahil denmesin diye hem de her zamanki yalakalıklarından dolayı hep
beraber “Aman ne kadar da yakıştı sayın kralımıza bu elbise” deyip
dolaşıyorlar.
Kral, sırtında o herkesin göremediği sözde elbisesiyle ama aslında çıplak
vaziyette ortalarda dolaşırken günün birinde, durumdan haberi olmayan
çocuğun biri “Aaa, kral çıplak” diye bağırıveriyor.
Ondan sonra da olan oluyor ve herkes “kral çıplak… evet gerçekten kral
çıplak…” diye bağırmaya başlıyor.
Sayın Topbaş eğer eskilerin “sürç-ü lisan” dedikleri türden dili
dolaşıp bunu yanlışlıkla söylemediyse;
Koca İstanbul’umuzu idare eden, yılda 15-20 milyar dolarlık bütçeyi
yöneten, bu arada tabii ki İstanbul’un deprem tehlikesinden korunması için
birinci derecede sorumlu olan, bir biçimde dünyanın en birinci
belediyecisi falan da seçilen bu yöneticimizin söylediklerinde mutlaka
araştırılması gereken bazı derin anlamlar olmalı diyoruz:
Örneğin;
O kendini giyinik ve akıllı zanneden ama Sayın Topbaş’ın “çıplak” dediği
kral kim?
Kendisi mi, yoksa bir başkasına mı yollama yapıyor?
Krala “seni giydiriyorum diye kandırıp onu ortalarda çırılçıplak
dolaştıran masaldaki “terzi” yani olmayan elbiseyi satıp parayı
kapan uyanık burada kim oluyor?
Hikâyedeki “görünmez elbise”yi anladık ta burada Sayın Topbaş hangi
mal ya da hizmeti kastediyor?
İşlerine öylesi geldiği için, kralın çıplaklığını gördüğü halde “Aman
efendim, bu elbise size çok da yakışıyor” diyen, gerçeği bildiği halde
söylemeyen “saray taifesi” kimlerden oluşuyor?
Kralın çıplak olduğu yani gerçeklerin böyle olmadığı
acaba yeni mi fark edilmiştir? Biliniyordu ise bunca yıl neden
saklanmıştır?
Bu saklanan gerçek tam olarak nedir, saklanan başka gerçekler var mıdır?
Bunu saklamanın bir siyasi “son-ucu” olmalı mıdır?
Hikâyede kralın çıplak olduğunu söyleyen, herhangi bir çocuktur; yani
ekibin dışından birisidir.
Acaba bizde bunu neden kendisi söylemek durumunda kaldı?
Daha önce birileri aynı şeyleri söylerken kendisi neden kabul etmiyordu?
Bunların cevabını biz bilemiyoruz ama herhalde hikâyedeki “Saray
çevresi”ndekilerin durumunda olanlar biliyorlardır.
Sonuç:
Tamam, kralın çıplak olduğunu öğrendik de, şimdi ne olacak? Sayın Topbaş,
üstelik arkasında kuvvetli bir iktidar desteği olduğu halde kendisi dokuz
yıldır; partisi ise 18 yıldır İstanbul’u idare ettikten sonra bu itiraf
ne işe yarar?
Bunu söyleyenler belki biraz olsun günah çıkartmaktalar ama peki biz
İstanbullular ne yapacağız?
Yarın en az 40-50 bin can enkaz altında kalabilecekse, her şeye rağmen “yine
de yaşasın kral” mı?
Bu yazdıklarımız kötümserlik sayılabilir mi?
|
|