|
Homo ekonomikus, homo politikus ve
yoksulluk
Biliyorum, anlatması gibi okunması da kolay
olamayacak bir yazı ama toplumdaki siyasal tercihleri anlayabilmek
açısından üzerinde düşünmekte yarar var kanısındayım.
Homo ekonomikus, “bütün davranışları kendi ekonomik çıkarına göre
biçimlenen insan” diye tanımlanabilir.
Sözlüklere baktığımızda buradaki “Homo”nun insan, “ekonomikus”un da
ekonomik davranış anlamına geldiğini görüyoruz.
Gelelim “Homo Politikus”a.
Bu da politik insan diye çevrilebilir.
Yani düşünce ve davranışları politik olan insan.
Peki bu ikisi birbirinden farklı mı?
Ya da ayrı bedenlerde mi hayat buluyor?
Değil tabii.
Günümüz insanı bir ölçüde “ekonomikus” bir ölçüde de “politikus”.
Duruma ve içinde bulunulan koşullara göre bunlardan biri diğerinin önüne
geçiyor.
Eğer politika ya da bizdeki yaygın kullanımıyla “siyaset”, bir kişisel
merak değil de toplumu yönetmeye talip olmak gibi düşünülürse, insan
tabiatının temel önceliği olan ekonomikus ile bunun üzerine gelişen
politikusun birbiriyle bağlantılarının neye göre geliştiğini gözlemlemekte
yarar var:
Birey olarak her şeyden önce karnını doyurma, sonrasında ekonomik
geleceğini güvence altına alma ihtiyacını duyan insanın temelde “homo
ekonomikus”
tavırlı olmasından doğal bir şey yok.
Hep söylediğimiz gibi; önce can, sonra canan.
Temel ihtiyaçlarını belirli ölçülerde sağlayan insanoğlu; daha sonra onu
derece derece yakınlarına, soydaşlarına, tüm yurttaşlara ve nihayet
dünyaya yayma düşüncesine sahip olabiliyor.
Neden acaba?
Sanırım homo ekonomikustan homo politikusluğa geçişte, kişinin
kazanımlarını kurumlaştırabilmek, bu kazanımlarını toplumsal bir kabule
bağlatıp yani sonuçta onu toplumun kabulünden geçirip güvence altında
görebilmek, bir yandan da; taşıdığı yakınlık duyguları ile aynı olanaklara
kademe kademe ailesini, soydaşlarını, hemşehrilerini ve nihayet tüm
yurttaşlarını da kavuşturabilmek duygusuyla olmalı.
Peki, bu arada henüz kendi ekonomik sıkıntısını aşamamış; bırakalım
yarını, bu gününü bile kurtaramamış olanların politik davranışlarını nasıl
yorumlamalı?
Tabii ki temel güdü homo ekonomikusluk; yani önce karnım doysun,
başkalarını düşünmek sonraki iştir tavrı!
İyi de bu durumdaki bireyler hiçbir zaman homo politikus özellikler
gösteremiyorlar mı?
Gösterebiliyorlar tabii; ama -üst gelir gruplarından farklı olarak-
öncelikle kendi ekonomik ihtiyaçlarını sağlayabilme amacıyla bir araya
gelip dayanışmacı politika yapabildikleri takdirde.
Bu biçimde bir araya gelenler yani alt gelir gruplarının ortak politik
tavırlarında acaba başkalarının yani toplumun orta ve üst gelir
gruplarının ekonomik geleceklerini de düşünmeleri beklenebilir mi diye bir
sorunun cevabı herhalde büyük ölçüde “hayır” olmalı.
Çünkü kendi ekonomik zaaflarını gidermek amacıyla örgütlenenlerden –en
azından bu amaçlarına ulaşana kadar- toplumun diğer kesimlerinin
ekonomilerini düşünmeleri, kendi aleyhlerine olan adaletsizlikten
yakınırken, biz neden onlar kadar refah içinde değiliz derken bir de karşı
taraftaki kesimlerin çıkarlarını kollamayı düşünmeleri beklenemez.
*
Şimdi bütün bunlardan sonra şu sonuçlara varabilir miyiz acaba:
Toplumun alt gelir grupları, öncelikli ihtiyaçları olan kişisel
ekonomilerini yani karınlarının doymasını öncelikli sayarlar ve politik
olarak buna göre davranırlar.
Bu öncelikleri politikaya iki biçimde yansıyabilir:
Birincisi; kendi aralarında örgütlenebilirlerse kendilerine yarayacak
siyasetleri desteklerler.
İkincisi, örgütsüzdürler ve yine kendi bireysel ekonomilerini esas
aldıkları için üst gelir gruplarının kendilerini kontrol altında tutma
amaçlı ekonomik yardım ve desteklerine karşı direnemezler, siyasette ister
istemez onların peşine takılırlar.
Bu koşullar altında, işsiz ve yoksullardan ya da daha doğru bir tanımla
alt gelir grubunun içinden gelmeyen bir politik hareketin bu kesimin
kitlesel desteğini alması mümkün müdür?
Bizce, “değildir” demesek de oldukça zordur.
Çünkü onların örgütlü desteği olmadığında yani kendi başlarına
bırakıldıklarında yine birer “homo ekonomikus” olarak gösterecekleri
politik tavır, kendilerinin “günlük yaşamlarındaki acil taleplerinin”
kimler tarafından sağlandığına bağlı olarak belirlenecektir.
Kısacası alt gelir gruplarının, ihtiyaçlarını çok zor karşıladıkları
dönemlerde ve kendi örgütlerinin katı disiplini altında olmadıklarında
“homo politikus” eğilimleri zayıflıyor, tamamen “homo
ekonomikus”laşıyorlar; üzerlerine çok düşüp sıkıştırdığınızda da, “kafamız
yine karıştı” kolaycılığıyla yanınızdan kayboluveriyorlar.
|
|