Sen hala nelerden söz ediyorsun muhterem?
Bilmem
bu fıkrayı duymuş muydunuz?
Genç damat adayı kızı babasından istemeye gittiğinde sorguya çekilir:
-Kızımızı çok mu seviyorsun?
Evet
-Peki, kumar oynar mısınız?
Hayır
-İçki içer misiniz?
Hayır
-Yani hiç bir kötü huyun da yok..
Hayır efendim yoktur, sadece zaman zaman bazı ufak pembe yalanlar söylüyor
olabilirim!
IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları çerçevesinde, İstanbul’da düzenlediği
basın toplantısında konuşan Dünya Bankası Başkanı Zoellick, aynen yukarıdaki
fıkrada olduğu gibi, bizim ekonomi yönetimi ve dolayısıyla hükümetten söz
ederken “Türk hükümetinin Orta Vadeli Programı bizim açımızdan çok sağlam
görünüyor…Türkiye diğer ülkelere göre krizi daha iyi yönetti” diyor.
Buraya kadar güzel. Demek ki bu fırtınalı havada gemiyi doğru kaptana emanet
etmişiz diyeceksiniz. Ama aynen yukarıdaki fıkrada olduğu gibi “patron”
yaptığı değerlendirmelerde bu sefer her ihtimale karşı ufak bir kusuru da
dile getirmekten kendini alamıyor:
O demecinin devamında aynen şöyle diyor:
“Toparlanma işaretleri görülüyor ancak bizler, IMF’dekiler, işsizliğin
artmaya devam edeceğini ve düşüşünün yavaş olacağını bekliyoruz.
Bu krize verilen yanıtın iyi taraflarından biri şu oldu biz ve birlikte
çalışan ülkeler 97 yılındaki finansal krizden dersler almıştık.
Bu yüzden de belli bir desteğin olmasının çok önemli olduğunu biliyoruz.
Eğer işsizlik çok büyük oranda olursa, beslenme sorunları olur, çocuklar
okula gidemez. Dolayısıyla en aşağıda olanlar, en az desteğe sahip olanlar
en çok zarar görürler böyle durumlardan...
Bunların bilincinde olduğumuz için geçen sene 4,5 milyar dolarlık bir
desteği özellikle böyle bir güvenlik sağlayabilmek için yaptık.”
(3.10.2009 – Vatan Gazetesi İnternet Sitesinde yayınlanan haberden)
Peki siz bunları duyunca kızınızı böyle bir damat adayına verir misiniz?
Ne edelim, verdik bir kere diyeceksiniz.
Eh o zaman da bize “mubarek olsun” demek düşer.
Türkiye, ne yazık ki “uluslararası para” nın fonunun yani teşkilatının
“bizim açımızdan çok sağlam görünüyor” dediği ama bu arada işsizliğin devam
edeceği, beslenme sorunlarının olacağını söylediği ülkenin ta kendisi.
Tıpkı “Merd-i kıpti’nin şecaat arzederken sirkatini(*) söylemesi” yani “Mert
Çingenenin kendisini överken hırsızlığından sözetmesi” gibi garip bir
durumla karşı karşıyayız.
Öyle ya, Türkiye hükümetinin orta vadeli politikaları bizim açımızdan
sağlamdır yani uluslar arası para satıcıları ve yatırımcıları açısından
“sağlam”dır diyen Dünya Bankası Başkanı Zoellick, Çingenenin “haso”su gibi
davranarak işin bizi ilgilendiren tarafını da açıklıyor: İşsizlik devam
eder… beslenme sorunları olur… çocuklar okula gidemez diyor.
Bizce adamın kınanacak tarafı yok basbayağı yüzümüze karşı söylüyor.
Açık seçik benim için mesele yok, batan sizsiniz diyor.
Peki siz ne diyorsunuz bu söze karşı sayın okurlar?
Adamların göstere göstere kendilerine çalıştığını söyledikleri bu
politikalara biz hala sanki sihirli reçetelermiş gibi bakacak mıyız? Bu
politikalardan bizzat kazançlı çıkacağını, kendilerine göre işin sağlam,
havanın hoş olduğunu söyleyenler karşımızda dururken, ve bunlar dahi, kendi
entelektüel tavırları dolayısıyla, bu politikalar sonunda bizim başımıza
neler geleceğini söylerken biz hala
“Türkiye bu işlerle gurur duyuyor” mu diyeceğiz?
Bir düşünün bakalım bunlarla gurur duyduğumuzu söylerken, alt gelir
gruplarından, işçiden, emekliden çok şeyler götürüldüğünü de söyleyebilecek
miyiz? en azından o gerçekten mert çingeneler gibi kendi kabahatimizi, ya da
“sirkat”imizi (*) de kabul edebilecek miyiz?
|