|
En pahalı benzin neden kaderimiz?
İki günde bir gazetelerde
haberi çıkar:
“Benzine beş kuruş zam yapıldı,
“Benzin fiyatları üç kuruş ucuzladı”
“Mazotun ÖTV’si yükseltildi”
“Elektriğin toptan fiyatı arttı”
“Zamlar tüketiciye daha az yansıyacak”
“Su tarifeleri yeniden gözden geçirildi”
“Bakan doğalgaz fiyatı artmayacak dedi”
“Tüketici derneği, kullanmayalım, yemeyelim, içmeyelim dedi”
“Başbakan düşünecek”
Fazla düşünmeye gerek yok;
Bütün bunların hepsine şöyle biraz geriden bakarsanız, işin aslı nedir
biliyor musunuz?
Tüketim üzerinden alınan vergiler ufak ufak arttırılmakta, ama günün ve
siyasetin “hassasiyetine göre” bazen birileri çıkıp bir geri adım
atmakta, ortalığı biraz yatıştırmaktadır. Sonra bir bakıyorsunuz, medyamız
halkımızı önemli haberlerle (!) aydınlatırken geri alınan zamlar geri
geliveriyor.
Buraya kadar işin “laf” kısmını
söyledik.
Gelelim teknik kısmına:
“Türkiye’de vergilerin yüzde sekseni dolaylı vergilerdir” derler.
Bu ne demektir?
Bu memlekette benzinden, telefondan, elektrikten, sudan, internet
kullanımından, içkiden, sigaradan, peynirden, ekmekten, sinema biletinden
ve dahi parasını verip aldığımız her şeyden alınan vergiler, bizim toplam
vergi gelirlerimizin yüzde seksenini oluşturur.
Yani bu, ikide bir şikayet ettiğimiz vergilerin tamamıdır.
Devlet 100 lira vergi topluyorsa, bunun sekseni işte bu dolaylı
vergilerdir.
Kabaca bir hesapla, kalan yüzde yirmisi de “doğrudan” yani kazanç ve
servet üzerinden toplanan vergilerdir. Yani iyi kötü kazanandan ve servet
sahibinden alınan vergilerdir.
Bu 80/20, hemen her akademisyenin, siyasetçinin, bürokratın kabul ettiği
rakamlarlardır.
Gelin biz bu tablonun aslında 80/20 dengesinden bile daha kötü, en iyimser
tahminle 85/15 olduğunu da hatırlatalım.
Neden mi?
Neden olacak, merkezi bütçeden (devletten) ödenen tüm ücretlerden sözde
tahsil edilen vergi (ücret stopajları) doğrudan ödenen vergiler
arasında sayılmakta ve yüzde yirminin hesabına dahil edilmektedir. Oysa
burada devletin bütçesi, ne memuruna bu kesilen vergi kadar para ödemekte,
ne de ondan bu kadar vergi tahsil etmektedir.
Yani sıfıra sıfır.
Gelelim sonuca:
Bir ekonomide toplanan verginin ancak yüzde 15’i kazanç ve servet
üzerinden alınıyor da yüzde 85’i kazansın kazanmasın, araba kullanan,
telefon eden, su kullanan o halkın harcamaları üzerinden alınıyorsa ve bu
durum artık değişmez bir tabloysa ikide bir “benzine niye beş kuruş zam
yapıldı, mazotun ÖTV’si neden arttırıldı” diye sokaklara çıkıp, ardından
da indirimi görünce “Madem öyle, işte böyle” demenin sonucu
değiştirebilmek açısından ne anlamı olabilir?
Peki, bu kadar çarpık bir
tabloya bakıp bir kahraman maliye bakanı ya da başbakan “olmaz öyle şey”
deyip şu vergi işini daha insaflı bir duruma getirebilir mi? Yani ben
artık petrolden, elektrikten, sudan, peynirden, mazottan bu kadar vergi
almayacağım diyebilir mi?
Diyemez.
Önce maliye bürokratları karşı çıkar.
Tutun ki dedi.
İnanılabilir mi?
İnanılamaz.
Çünkü istese de yapamaz.
Neden mi?
Çünkü tüketim üzerinden alınan vergilerin azaltılması için kazanç ve
servet üzerinden alınan vergilerin daha fazla alınabilmesi gerekir ki bu
devletin çarkı dönebilsin, bütçesi denkleşsin.
O da alınamaz.
Olmayan kazanç üzerinden daha fazla vergi alınamaz.
Çünkü bu dönem ekonomide bütün işletmeler ancak ayakta durabilmektedir ve
daha fazla vergi ödeyecek mecalleri yoktur.
Değerli TL/düşük döviz politikası ihracatı düşürmüş, ithalatı azdırmıştır.
İşletmelerin çoğu kiraya ve banka faizine çalışmaktadır.
Dolayısıyla “kazanamayan” bir ekonomide “olmayan kazançlar” üzerinden
vergi toplayamayınca mecburen bastırırsınız akaryakıt fiyatlarına,
bastırırsınız ÖTV’ye, telefona ve saireye.
İşte bundan dolayı, insanların
“bu kadar pahalı benzin olur mu”, bu kadar pahalı telefon olur mu”
demelerinden çok bu ekonomide neden kimsenin para kazanamadığını
sorgulamaları gerekir.
İşin temeli budur.
Ekonomi iyi idare edilir ve kazandırırsa, zaten kazanç üzerinden toplanan
vergiler de artar ve tüketimin bu kadar yüksek oranlarda
vergilendirilmesine gerek kalmaz.
Siyasetçiler deli mi?
Hem oy istesinler hem ikide bir ona buna zam yapsınlar!
Milleti bağırtsınlar.
Merak etmeyin, onlar sizden daha hevesli de, buradan kaldıracakları
vergileri sırtına yükleyecek sağlam esnaf, tüccar, sanayici bulamıyorlar.
Yani ekonominin idaresindeki beceriksizlikleri, onları bu yaptıklarına
mecbur ediyor.
|
|