|
O gün konuştuğum kişi
gerçekten Makyavelli miydi?
“Reenkarnasyon” dedikleri ve insanların öldükten sonra yeniden hayata
dönüşlerini anlatan ölümsüzlük hayaline pek inanamam ama, karşımdaki adam
sanki 1469 – 1527 yılları arasında Floransa’da yaşamış, “Prens” ya
da “Hükümdar” diye dilimize çevrilmiş ünlü eserin yazarı,
stratejist, devlet adamı ve politikacı “Niccolo
Machiavelli”
idi.
Benimle kendinden emin tavırlar içinde konuşan, onun bir başkasının
bedenine girmiş ruhu muydu, yoksa bu bir rüya mıydı? Söyledikleri bir
devlet adamının tavsiyeleri mi yoksa benimle dalga da geçen inceden bir
eleştiri miydi, şimdi tam çıkaramıyorum.
Sohbet ediyoruz.
…………..
-Memleketin ihtiyacı var, doğru ama, bu şartlarda insanlardan daha fazla
vergi vermelerini nasıl istemeli ki siyaseten bir sıkıntı olmasın?
-Hayır, hayır vergi deme bundan kimse hoşlanmaz.
-Peki insanlara bu verdiğiniz paralar size yol, köprü, baraj olarak geri
dönecek desek de mi?
-Cık!...
Adam sorar bir kere, koca baraj benim paramla mı olacak? Devlet kendisi
yapsın der.
-Peki, vergilendirilmiş kazanç kutsaldır falan desek?
-Okullarda şiir yarışmaları düzenlesek, üst geçitlere pankartlar assak?
-Çok denendi, olmadı…
-Korkutsak, asarız keseriz desek?
-Birbirinizi ihbar edin falan?
-Olmaz, bu yolla kimin doğru dürüst vergi toplayabildiği görülmüş ki?
Hem toplayamazsın, hem kötü adam olursun.
Halk kendisinden vergi isteyenden hiç hoşlanmaz.
Hele alacağım diye üzerine üzerine gidenden hiç hazzetmez.
Kurnaz bir siyasetçi hiçbir zaman böyle bir tuzağa düşmemeli.
-İyi ama hükümetler işleri yürütmek için gerekli olan parayı kendi
ceplerinden verecek değil ya, ne yaparlarsa yapsınlar bir biçimde bu
paraları toplamak zorundalar değil mi?
-Hah, işte siyaset denen şey de tam burada lazımdır.
İyi bir siyasetçi de bu işi tereyağından kıl çeker gibi yapabilen ve halkı
bağırtmadan iktidarını sürdüren adamdır.
-Yani hem vergi toplayacak hem kimse rahatsız olmayacak.
-Hayır, yine yanlış yoldasın.
İşe “vergi toplamak” diye başladın mı baştan kaybediyorsun bir kere!
-İyi de bu nasıl olacak? Hem toplayacağız hem toplamayacağız.
-Hayır, bir kere şunu baştan kabul et: “vergi toplamayacağız”
İnsanlara vergi deyince akıllarına hemen devlet geliyor; devlet deyince,
ister günlük yaşayan halk olsun, ister esnaf, hatta isterse bol para
kazananlar; hepsi anında geriliyorlar.
Bu nedenle başka bir kurnazlık yapmak gerekiyor.
-İyi de, bu sihirbazlık gibi bir şey olmalı.
-Hayır, hiç de değil.
Bak, hükümetler vergiyi neden toplamak isterler? Bazı hizmetleri görmek,
yatırımlar yapmak için değil mi?
-Evet.
Bunu yaparken bir elleriyle vergi toplayıp diğer elleriyle harcamazlar mı?
Yani para devlete gelir ve gider.
-O da doğru.
-Peki bu topladıkları ile harcadıkları arasında kendilerine kalan bir para
var mıdır?
-Ne gezer, aksine bütçeleri açık verir. Az toplayıp çok harcarlar ve her
zaman borca batarlar.
-Hah, işte böyle bir durumda kurnaz bir siyasetçinin başka bir şey yapması
gerekir.
-Nedir o?
Aradan çekilmek.
Yani ne vergi isterim diye para toplamak ne de harcamak.
İyi de o zaman devlet olmaz ki?
Olur olur. bak ben bile böyle diyorsam buna dikkat et…
Sizin zamanınız benim zamanımdan biraz farklı. Artık devlet bazı işlerde
aradan çıkıp hizmeti doğrudan halka satın aldırıyor.
Mesela artık okul, sağlık, güvenlik gibi bazı hizmetler devletin verdiği
değil, halkın doğrudan satın alması gereken işler haline getirildi.
Dolayısıyla devletin bunları yapmak için önce vergi toplamasına sonra da
bu işlere harcamasına gerek kalmadı.
İyi bir eğitim istiyorsan artık devleti beklemiyorsun; yapmıyor çünkü.
Ucuz ya da pahalı, parayı verip hizmeti alıyorsun. Güvenlik mi istiyorsun?
Artık önce vergi topla sonra polis çalıştır yok. Gidiyorsun güvenlik
şirketine… devlet de sensin, millet de.
-Bu iş biraz kafamı karıştırdı, şunu bir daha açık anlatsana?
-Anlatayım:
Söyle bakalım halk iyi bir iktidardan ne bekler?
-İşlerinin yürümesini ama kendisinden de vergi mergi istenmemesini.
Hükümet her zaman için bir miktar vergiyi toplayabilir, buna alışıldığı
için zaten kimse itiraz etmez. Hatta istenen verginin bir kısmını
kaçırdığını varsayıp kendisinin kazançlı olduğunu bile düşünür. Bu
toplananlarla da iyi kötü devlet çarkı döner.
Eğer hükümetler ister gerekli olduğu için, isterse gösteriş olsun diye
sıradan işlerden daha önemli şeyler yapmak isterlerse; örneğin köprüler,
tüneller, yeni saraylar gibi… bu işler için tabii ki para gerekecektir ama
o zaman “kesinlikle” bunları yapmak için yeni vergiler istenmemeli; bak,
zaten toplayacağı vergileri bu işlere harcamayacak mıydı? Akıllılık eder,
önce toplayıp sonra harcayacağına, baştan aradan çekilir ve yatırımı
doğrudan halka yaptırır.
-……………?
-Şaşırdın değil mi?
Şimdi, düşün ki falan yere bir köprü yapılacak, hani sen “ödediğin vergi
sana köprü olarak geri dönecek- diyorsun ya! Onu boş ver. Kurnaz bir
politikacı işte o köprüyü yapacak olan firmaya gider der ki, gel bunu sen
yap ama parasını şimdi benden isteme, sana yetki vereyim, koy üzerine
faizini de, zaman içinde yavaş yavaş o köprünün üzerinden geçmek zorunda
olan halktan kendin topla. Halk da böylece önce devlete vergi verip sonra
bu vergilerle kendine köprü yapılacak diye beklemek yerine köprüyü
doğrudan kendisi yaptırmış olur. Hem artık toplanan bu paralar nerelere
harcanıyor diye soran muhalefete cevap vermek zorunda da kalmazsın.
Şimdi söyle bakalım, bu yöntem “ille de vergi” diye tutturup halkı
korkutan politikalardan daha kurnazca değil mi?
-İyi ama halk bunun parasının çok uzun vadede, hatta neredeyse çocukları
tarafından ödeneceğini ve dolayısıyla bu kadar uzun bir alış verişin
kendilerine çok pahalıya geleceğini düşünüp karşı çıkmaz mı?
-Unutma, halk günlük yaşar. Hele bu günün şartlarında hiç kimse yarın ne
kadar ödeyeceğini düşünecek kadar lükse sahip değildir. Bunu kredi
kartlarından da görmüyor musun? Bu gün cebinde hiç parası olmayanlar, o
parasız hallerini bir kenara bırakıp yarın aynı bedeli faiziyle birlikte
ödemeyi kabul etmiyorlar mı?
Benim dediğim de aynı şey: Sen onlardan bu gün için vergi mergi isteme,
onlar yarın daha fazlasını kendileri doğrudan ödemeye hiç itiraz
etmeyeceklerdir.
-Çok enteresan.
Enteresan tabii…
Böyle yapınca vergi var mı? Yok!
Halka hizmet var mı ? Var.
Para yetmedi, devleti borca batırdın gibi bir derdin var mı? O da Yok!
-İyi ama halk her seferinde böyle borçlanırsa; bir gün gelip devlet borca
batacağına bu sefer de halkın kendisi batmaz mı?
Hımmm… doğru, batar batmasına ama bu anlattığım şeyler “kurnaz
politikacılık”tır, siyasettir, sen bana vergiyi “devlet adamlığı”
açısından sormadın ki?
-Peki son olarak bir şey daha sorayım, devleti biraz anladım, geri
çekiliyor anlaşılan ama iktidar ne iş yapıyor bu arada?
-Haa o mu? İktidar da, halka gidecek bu hizmet ve yatırımların nasıl,
kimler eliyle yapılacağına, bunların bedellerinin hangi ölçüde ve
koşullarda ödeneceğine karar veriyor.
Zaten iktidar olmak da bu değil midir!
-Dur, kafam daha da fazla karıştı dostum Makyavelli, bir gün bunları
oturup sakin sakin yeniden konuşalım. Ben şimdi şu devletten beş kuruş
çıkmadan Yap İşlet Devret usulü yapılacak dedikleri yeni köprünün temel
atma
merasimine yetişmek zorundayım.
|
|