|
Oynanan kumarda kim kazanır kim kaybeder?
Siz
hayatında kumara neredeyse hiç para vermemiş, yolda piyango bileti bile
bulsa “neme lazım” diye mutlaka başkasına veren bir kimse tanıyor
musunuz?
-Ben tanıyorum.
Hatta onunla her gün yüz yüze geliyorum.
-Sen neden kumardan bu derece nefret ediyorsun?
İnsan en azından yılbaşında bir piyango bileti almaz mı?
-Nefret demek doğru değil, ama kazanmaktan çok kaybedeceğimi düşünerek
bilet almıyorum. Hatta böylece o günlerde oynayan herkes kaybederken ben
almadığım biletin parası kadar kazançlı çıkıyorum!
-Enteresan… niye herkes kaybetsin ki, bu arada birileri de çok zengin
olmuyor mu?
-Oluyor tabii ama şöyle bir kaybedenlerin kaç kişi, kazananların kaç kişi
olduğunu düşünürsen durum ortada.
-Nasıl yani?
-Biliyorsun bu piyangoculukta yatırılan para ile dağıtılan ikramiye
arasında bir oran var. Bizde galiba yüzde 59’dan fazlası ikramiye olarak
dağıtılamıyor. Sen 100 liralık bilet aldığında ortalama şansın olarak 41
lirasını kaybetmeyi kabul ediyorsun değil mi?
-Evet, doğru ama ya kazanırsam?
-Bu da doğru, ama istersen gel seninle ikimiz oynayalım bu kumarı. Sen
bana 100 lira yatır, yazı tura atalım, eğer kazanırsan ben sana 59 lira
vereyim ne dersin?
-…….?
Ama piyangoda büyük ikramiye 49 lira değil ki? Adamın hayatını
değiştirecek kadar büyük.
-O zaman sen de yüzde 59’u adamın hayatını değiştirecek kadar adam bul ya
da binlerce hatta milyonlarca bilet al, şansın artsın ne dersin? Üstelik
bu bana daha çok kazandırır!
-Yine aynı şey, para kaybederim… Niye oynayayım?
-Zaten ben de sana bunu söylemiyor muyum… oynadıkça kaybedersin.
***
-İstersen şimdi daha da enteresanını anlatayım.
Bu şimdikinde toplanan paranın yüzde yüzü bile dağıtılsa yine
kaybedeceğini ispatlayacağım sana.
Bir hocamın anlattığına göre iki kişi ortaya yüzer lira koysa ve
aralarında yazı tura atarak kumar oynasalar bile bunda her ikisi de
kaybeder biliyor musun?
-Nasıl yani, bir gelip paralarını mı kapmayacağına göre?
-Bak şöyle; tut ki ikimiz karşılıklı oynuyoruz bu kumarı. Benim de senin
de ortaya koyduğumuz yüzer liramız var.
Yazı tura atacağız ve bilen 200 liranın sahibi olacak…
-Tamam, 100 liralık riske karşılık 100 lira kazanç umudu olduğuna göre
sorun olmamalı!
-Hayır, insanı yanıltan nokta da işte tam burada.
-Neden?
-Çünkü senin riske attığın kendi 100 liranın senin için değeri ile benden
kazanacağın 100 liranın değeri aynı değil. İkinci 100 liranın senin için
değeri daha az.
-Burası biraz karıştı gibi, ikisi de 100 lira olduğuna göre neden
ikincisinin değeri daha az olsun ki?
-Karıştırmakta haklısın, burada işin içine “marjinal fayda”
analizleri dediğimiz teknik bir unsur giriyor ama ben sana daha basit
anlatmaya çalışacağım.
Bu kumara konu olan para nedir?
Aslında bir şeyleri satın almaya yarayan araç değil mi?
Şimdi o aracı aradan çıkarıp konuyu daha basitleştireceğim.
Biliyorsun insanların ihtiyaçları çok çeşitli.
Gıda, giyim, barınma ve pek çok şey.
Zaten parayı da buralara harcıyoruz.
Şimdi konunun daha iyi anlaşılabilmesi için diyelim ki biz elimizdeki
parayı sadece giyime harcıyoruz.
Bu durumda ceplerindeki yüzer lira ile kumar oynayan iki kişi yerine
sırtlarındaki birer takım elbise ile elbisesine yazı tura atan iki kişi
düşün.
-Yani kazananın iki takım elbisesi olacak ama kaybeden çıplak kalacak mı
diyorsun?
-Evet, ha elbisesine kumar oynamışlar ha yüzer liraya, ikisi de aynı değil
mi… çünkü ortaya konan para sonunda bir satın alma gücü.
-Evet, öyle kabul etmiştik.
-Şimdi bu kumara ya da daha kibarlaştırılmış biçimiyle “oyun”a elbisesini
koyan birinci adamla ikinci adam arasında şans farkı olmadığını, ikisinin
de bir koyup bir kazanma şansı olduğunu sanıyoruz değil mi?
-Evet.
-Bir düşün, kazanan adam için oyuna koyduğu birinci elbise ile oyundan
kazanacağı ikinci elbisenin kendisi açısından değeri aynı mıdır?
-………?
-Değildir, birinci elbise onu çıplaklıktan kurtaran bir değer taşırken
ikincisi ancak “değiştirmelik” olur ve birincisi kadar kıymetli değildir.
Örneğin tek elbisesi varken onu 100 liraya satarsa, ikincisi kendisine
birincisi kadar fayda sağlamadığı için onu birine 90 lira karşılığında
verebilir. Oysa bu adamımız oyundaki ikinci elbiseyi kazanabilmek için
kendisi açısından ondan değerli olan ve en az 100 liraya satmaya razı
olduğu birinci elbiseyi kaybetme riskini göze almış değil miydi?
Demek ki bir yatırıp bir kazanma şansı olan işlerde bile oyuna sokulan
birinci elbise ile uğruna riske girilen ikinci elbisenin değerleri farklı
ve ikincisi daima daha az değerli.
Örnek anlaşıldıysa şimdi bunu elbise değil de, cebindeki kendi paranla
piyangoda kazanmayı umduğun para cinsinden de düşünebilirsin.
İşte bu nedenle iki kişi arasında eşit şanslarda oynanan kumarda bile
talih kime gülecekse gülsün, oyunun başında -ortalama şans olarak- herkes
kaybetmek üzere oynar.
-Hiç
böyle düşünmemiştim, kafam bayağı karıştı.
-Doğrudur, bu işler zaten birilerine buradan kazandırır ya da kaybettirir.
-Peki kumarda kimse kazanamıyorsa devlet niye piyangoculuk yapıyor?
-Devletin yapması doğal.
Malum, bu iş yaygınlaşması istenmeyen ve neredeyse bütün dinlerde
yasaklanmış kötü alışkanlıklardan biri.
Devlet işin içine girince hem bundan para kazanıyor hem kumarın kontrolsüz
bir biçimde yayılmasını önlüyor.
Serbest bırakılsa maazallah birileri bütün millet soyulup soğana
çevrilebilir.
***
-Pekala şimdi ben de sana bir şey sorayım:
Devlet bu kadar kötü olan bir alışkanlığı, üstelik cebinde geçinecek
parası olmayanları özendirecek biçimde piyangoculuk, lotaryacılık gibi
çeşitli adlarla yayar, hatta sporu bile bu işin pazarlamasında kullanırsa,
yapılanlar bu senin dediğin maksada uyar mı?
-….?
Pek hoşlanmadığına göre bir başka soru sorayım:
Diyelim ki bunu halkın kötü alışkanlıklarını kontrol altına almak için
üstlendi ve belki de istemeye istemeye kazandığı o paralarla hayırlı işler
de yapıyor; aynı devlet, “bunu özelleştirelim, yabancı sermayeye
satalım” derken; satarken de alıcılara bu işlerde iyi para olduğunu,
bu işleri biraz daha çeşitlendirirlerse acaip para kazanacaklarını” söyler
de sonunda işi yabancı sermayenin kazanç hırsına teslim ederse ne
diyebiliriz?
-….Vallahi içinden çıkamadım. Gördüğün gibi sana yukarıda bu işin en ince
noktalarını epeyce kavramış biri olarak bir şeyler anlatmaya çalıştım ama
şimdi senin sorduğun bu son iki soruya mantıklı bir cevap bulamıyorum.
Belki bunun da kumar teorisinde bir açıklaması olabilir.
İstersen biz bunu okurlarımıza bırakalım, belki ortaya çok enteresan bir
cevap çıkabilir…
|
|