|
Size
bir gün kamu parasını emanet etseler
Gazetede bir haber:
“İki milyon dolarlık rüşvetin belgesi”
Haberde yer alan belgeye göre İstanbul Büyükşehir Belediyesi
iştiraklerinden olan “İstanbul Dünya Ticaret Merkezi A.Ş. (DTM) Yönetim
Kurulu, 8 Şubat 2008 tarihinde toplanarak avukatlarına 1.250.000 TL (KDV
ve Stopaj hariç) ödeme yapılmasına karar veriyor.
Belgeye göre, toplantıya katılanlar arasında İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Kadir Topbaş da var. Ancak kararın altında ismi açılmış olmasına
karşılık imzası yok.
Basında daha önce yer alan haberlerden bilindiği üzere bu olay şu anda
yargıya intikal etmiş bir yolsuzluk iddiası ile ilgili.
Dolayısıyla adı geçenlerin ceza hukuku açısından suçlu bulunup
bulunmayacakları üzerine herhangi bir şey söylemek mümkün değil; işimiz de
değil.
Dileğimiz davada adı geçenlerin böyle bir suç işlemediklerinin, iştirak
etmediklerinin anlaşılması ve bu olayın beraatlarıyla sonuçlanması.
Ancak buraya kadar olan, işin ceza hukuku karşısındaki durumu.
Bunun bir başka yönü daha var ki onu mutlaka tartışmak gerekiyor.
***
Pay
oranı ne olursa olsun, İstanbul Dünya Ticaret Merkezi A.Ş. İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraklerinden biridir. Sermaye payı, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin kararıyla, İstanbul halkının parası
kullanılarak ödenmiştir. Bu ödeme dolayısıyladır ki şirketin yönetim
kurulu başkanlığına, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Topbaş
getirilmiştir.
Yani Sayın Topbaş, bu şirketin yönetim kuruluna İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nin, daha doğrusu İstanbulluların parasının kullanımını
gözetmek, ona sahip çıkmak ve yerinde kullanmak amacıyla
görevlendirilmiştir.
***
Diğer taraftan Sayın Başkan aynı çerçevede, sermayesi İstanbul Büyükşehir
Belediyesine ait olan 23 ticaret şirketinin daha yönetimini elinde
tutmaktadır. Bu şirketlerin sermayedarı, dolaylı ya da doğrudan İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’dir ve bunların yönetimi konusundaki yetki nihai
olarak Sayın Topbaş eliyle kullanılmaktadır.
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin CHP Grubu, aralarında şimdi
yolsuzluk iddiasına konu olan Dünya Ticaret Merkezi A.Ş.’nin de bulunduğu
bu şirketlerin, bu şirketlere sermaye koyma kararını veren Belediye
Meclisi’nce denetlenebilmesini istemiş ancak ne yazık ki olumlu bir sonuç
alamamıştır.
Bu şirketlerin Meclis tarafından denetlenmesi, “Şirketlerin Türk
Ticaret Kanunu’na tabi olmaları, ayrı yönetim kurulları, kendi denetçileri
bulunması gibi ” karşı görüşle reddedilmiş, denetimi talep edenler
Türk Ticaret Kanunu’nu bile bilmemekle suçlanmışlardır.
Oysa
Türk Ticaret Kanunu’nun, sermayesinin neredeyse tamamı kendisine ait olan
bu şirketlerin denetiminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne karşı
durabileceği bir hukuku yoktur. Belediye mevzuatı açısından bazı zayıf
karşı görüşler ileri sürseler ve bir an için yasal bir zorunluluk olmadığı
kabul edilse dahi, siyaseten kendi meclisinin talebi halinde bu
şirketlerin bir ölçüde denetlenebilmeleri yani ne alıp ne sattıkları, ne
yapıp ne yapmadıkları, borçları ve alacakları araştırılabilmeli,
haklarındaki bazı bilgiler rahatlıkla alınabilmeli idi.
Kaderin şu cilvesine bakın ki, Meclisin 2009 yılı ile ilgili denetimi
sırasında Meclis Denetim Kurulu’na bilançoları bile gösterilmeyen bu
şirketlerden birinin ödemeleri hakkında şimdi ciddi bir kovuşturma
başlatıldı.
Sanki bu günler çok önceden görülmüş gibi, o tarihte biz de Mecliste CHP
Grubu adına yaptığımız konuşmada:
“İBB
Başkanının bir zaman çıkıp “Ben bilerek kimseye bir şey yedirtmedim”
demesine bakarak “İyi o zaman, madem Sayın Başkanın bildiği bir şey yok,
kendisi bilmeden yenmekte olan varsa o zaman da sorumluluğu yok, işler
böyle devam etsin” diyebilir misiniz?”
demiştik.
Şimdi görülüyor ki,
Sayın Başkan DTM A.Ş. yönetim kurulu toplantısına başkanlık ederken; o
masada 1.250.000 TL (Eski parayla bir trilyon 250 milyar lira) ödeme
kararı alınıyorken, buna bir muhalefet şerhi bile koymaksızın “tarafsız”
kalabilmekte, o karara katılıp katılmadığı konusunda görüş dahi beyan
etmemekte, hatta olayın üzerinden bu gün itibariyle iki buçuk yıl
geçmesine rağmen aynı yönetim kurulunda görevli arkadaşlarına “bu
trilyonluk ödeme de nedir?” diye sormadığı(!) anlaşılmaktadır.
Geçen zaman, bizim bu
şirketlerin denetim dışı bırakılmaması; gerektiğinde Meclis tarafından
denetlenebilmesi konusundaki düşüncelerimizi haklı çıkardı; biz yine de
ısrarla “Bunlar mutlaka denetlenebilmeli” diyeceğiz.
Orası tamam, ama aynı zamanda aşağıdaki soruyu da sorma imkanı da verdi:
Peki Sayın Başkan Topbaş, Acaba bu olay ışığında yine aynı sözü tekrar
edebilecek ve 24 Mart 2009 günü
Silivri Atatürk Meydanı’nda
toplanan halka söylediğiniz gibi “Ben
bilerek kimseye bir şey yedirtmedim” diyebilecek misiniz?
|
|