Vapur zammını armatöre nasıl şikâyet ederiz?


İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Sayın Topbaş, kendi ifadesiyle “paraya sıkışınca” İstanbul’un vapurlarını piyasaya çıkardı.
Yine kendi deyimiyle “jilet olmaktan kurtardıklarını”,
Türk Ticaret Kanunu’na göre” kurdurduğu ,
Yönetim kurulunu ve denetim kurulunu seçtirdiği ,
ama “Belediye tarafından kurulan şirketlerin -zaten kendi ortakları tarafından seçilmiş denetçileri de olduğu için- hesap kitap denetiminin İstanbul Belediye Meclisi tarafından yapılamayacağını savunduğu
“İstanbul Şehir Hatları A.Ş.”ye hukuki durumu tartışmalı bir ihaleyle(!) 30 yıllığına devretti.
Bu, işin bir tarafıdır.

Diğer tarafı ise, “yenilenmiş” yani eski değil ama “eski iken yeni hale getirilmiş” o vapurları sırtından atan, çalıştığı hatlardaki iskelelerinin 30 yıllık kullanım hakkını elde eden ve kısaca “İDO” diye andığımız İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş.dir.

Sayın Topbaş, şimdi İDO için “Avrupa ve Körfez ülkelerinden (Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman ülkeleri grubu kastediliyor) birçok talip var” diyor.
Bu bilgiler kendilerince kamuoyuyla da paylaşıldığı için, eğer kabotaj konusunda hukuki bir sorunla karşılaşmazlarsa, İDO’nun  yeni sahibinin yani armatörünün bu taliplerden biri olacağı açıktır.

Yine Sayın Topbaş’ın beyanına göre; “eski gemilerin 6,5 milyon lira verilerek yenileştirilmesi”,  İDO’nun satışı, kabotaj sorunu, ihalenin sağlıklı olup olmadığı gibi konularda hayli tartışma olabilir.

Bu tartışmalarda özellikle İstanbul’lular “değişik kanaatlere” de sahip olabilirler. Başkan haklıdır, yaptıkları doğrudur diyenler olacaktır.
Onların düşüncelerine de saygı duyarız.
Ama bu işte bütün İstanbulluların bir adım sonrası için düşünmesi gereken bir şey var: Belediye otobüsü biletlerinde olduğu gibi, vapur ücretlerinde yarın İDO’nun yeni sahibi olacak “armatör” beklenmeyen bir zam yaptığı zaman ne olacak?

İstanbul halkı, öğrenciler, emekliler zammı hazmedemezse yani yüksek bulursa, acaba İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kapısına mı yoksa o Türkçe bilmez armatörün kapısına mı dayanacak?

İstanbul halkı İDO’nun çalıştığı hatlarda yolcu taşımacılığının bir “kamu hizmeti” olduğunu düşünüp kamu yöneticilerinden yani İstanbul Belediyesi’nden kendi dertlerine bir çözüm bulunmasını istediğinde, yabancı armatöre “halkımız “bu ücretleri yüksek buluyor, indir” diyebilecek midir?

Tutun ki “evet ücretleri biz belirleyeceğiz” hele bir malı satalım dendi.
Siz hiç bu zamanda işe beş milyar dolar yatırıp da “peki benim bilet ücretimi bundan sonra İstanbul Belediyesi belirlesin” diyecek bir patron düşünebiliyor musunuz?
Bu işe giren bir Avrupalı, bir Katarlı, bir Bahreynli ya da Birleşik Arap Emirliğinden işadamının “ben masrafını yapayım sen hâsılatını belirle” deyip fizibilite hazırlayabileceğini, ne kadar kazanç elde edebileceğini bilemeden işe gireceğini düşünebiliyor musunuz?

Tabii ki İstanbullunun bilet ücretini ticaretin kurallarına uygun olarak parayı sayan armatör belirleyecektir.
Yani sayın İstanbullu hemşehriler, Sayın Topbaş’a bakılırsa bu durumda vapur biletinizi başkaları kesecek.

Bakınız, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 14.10.2010 tarihli ve 223 numaralı “Hukuk Komisyonu- Plan Bütçe Komisyonu Müşterek Raporu’nda
“2005 yılından bu yana İDO A.Ş. tarafından sunulan şehir hatları yolcu taşımacılığı ve buna bağlı unsurların, Belediyenin görevlerinden olan deniz toplu taşıma hizmetlerindeki kamu yararı gözetilerek Belediyede bırakılmasının uygun olacağı tesbit edilmiştir” denmektedir.

Peki bunu söyleyen bir yönetim, İDO’nun bundan sonra yapacağı taşımacılığın “toplu taşımacılık” olmadığını, bu taşımacılığın “belediyenin görevlerinden” olmadığını mı düşünmektedir.
Sakın inadına “evet bize göre öyle değildir” demesinler

O zaman da “peki bu işler belediyenin toplu taşımacılık görevinden değildi de İstanbulluların paralarını o onlarca hızlı feribotları satın almada kullanırken sizin kafanızdaki hesap neydi acaba” diye soruverirler de, altından kalkamazsınız.

Bırakın bizim gibi bu işe karşı çıkan ve “yapmayın, bu iş yanlıştır” diyen bizleri; Malum biz muhalefetiz.
Ama Sayın Topbaş bunu İstanbul halkına izah edebilecek midir?
İsterseniz önerimizi kabul etsin, kabahati yine kabotaj hukukuna, muhalefete falan yükleyip bu işten bir biçimde vazgeçsin.
Hem kendisi bu açmazdan kurtulsun, hem İstanbullular.