Şimdi gelelim halkımızın diğer dertlerine


“Siyaset öncelikleri belirleme sanatıdır” derler.
Doğrudur, siyaset halkın öncelikle neleri istediğini, siyasetten neleri beklediğini bilme sanatıdır.

Bizim memleketin gazetelerine, televizyonlarına, hükümetin açıklamalarına bu açıdan bakıldığında halkın en öncelikli derdinin “başın nasıl bağlanacağı” konusu olduğu düşünülebilir.
Üstelik bu gündem yıllardır kolay kolay değişmemektedir de.
Aslında bu konu nasıl olup da gündeme adeta çöreklenmiştir anlaşılır gibi değil.

Halk türban takmıştır da muhalefet ille de takamazsın mı demiştir?
Halk takamamıştır da iktidar taktıracağım diye mi tutturmuştur?
Doğrusu ikisi de bir birinin içine girmiş durumda.

Ortada bir gerçek var ki, bu tartışmalardan iktidar hayli memnun.
Birincisi, çok kolay istismar edilebilecek olan bu konuda “kamu düzeni”ni savunmak daha zor bir iş.
İktidar bunun tadını çıkarıyor.
İkincisi, bu güne kadar savunulan tezleri sırf karşı tarafın istismarından kurtulmak için değiştirmenin doğurduğu iç dalgalanmalar.
Üçüncüsü ve bizce en önemlisi, halkın “cambaza bak”tırılmakta olması.

Siyaset, önceliklerin belirlenmesi sanatıdır demiştik.
Aman ne güzel, zaten iktidar da bunu yapıyor ve halkın öncelikli işinin bu olduğunu düşünüp sabahtan akşama bu işin üzerinde duruyor denebilir.
Biraz safça bir kabul olmaz mı?

Siyaset tabii ki öncelikleri belirleme, hemen şimdi neyin yapılmasının gerektiğini bilme ve yapma sanatıdır ama bu sözün geçerliliğini değerlendirirken, ufak bir de soru sorarak konuyu açmakta yarar var.
-“Kimin önceliklerini?”

Mesele halkın önceliklerini belirlemek ise, sorun iktidar partisinin siyasetçilerine:
“Siz her hafta bir sürü anket yaptırıyor, halkın nabzını tutuyorsunuz.
 Acaba halkımız, amanın siz bizim başımızı nasıl bağlayacağımız gibi önemli bir konu varken sakın ha işsizlikmiş, yoksullukmuş, gelecek endişesiymiş gibi konulara bakmayın;
Hele şu baş bağlama işini çözün, biz bu arada aç da kalsak, işsiz de dolaşsak olur, yeter ki bağlama yanlışı yapmayalım”
diyor mu?

Bence siyasetin öncelikleri belirleme sanatı olduğu konusunda “evet, doğrudur” dedirtecek olan delil daha başka bir şey:
Siyaset, halkın önceliklerini belirliyor belirlemesine de; asıl olay bundan sonra başlıyor:

İktidarın siyasetçileri, halkın öncelikleri konusunda kendini zayıf ya da sınıfta kalmış hissettiği zaman “siyasetçiliğini” gösteriyor ve gündeme başka konuları getiriyor.
Yani, tam da o sözü doğrular biçimde,
“Evet, siyaset öncelikleri belirleme sanatıdır, ben o önceliği şimdi kendim belirleyerek, istediğim konuyu halkın önceliği gibi gündeme getirerek bu sanatı çok iyi bildiğimi göstermiyor muyum? diyor.

Tanımlar çok çeşitli.
Siyaset bir taraftan da “her şeye rağmen sonuç alma sanatı” ise, birileri açısından şimdi yapılanlar doğru sayılabilir.
Bakış açısı buysa, sonuç almanın yani iktidarda kalmanın yolu da budur tabii.
“Adam ne yapıp yapıp yine de kazanıyor, maşallah” deniyorsa ne diyelim.
Ağzınıza sağlık.
Ama etik mi?
Ya “vicdanlara da sağlık olsun” denebilir mi?
Şüphesiz hayır.

Peki durum buysa, gündemde sıkıntı varsa, muhalefet “siyasetin öncelikleri” için ne yapmalı dersiniz?
Tabii ki iktidarın öne çıkardığı sanal gündemi reddetmeli ve var gücüyle doğrudan halka seslenmeli:

-Senin önceliklerini niye hükümet belirliyor?
-Aç mısın, tok musun?
-İşin var mı yok mu?
-Geçinebiliyor musun?
-Kazanabiliyor musun?
-Yarınından endişen var mı yok mu?

Sanırım, halk kendi önceliklerini yine kendi belirlerse siyasetin gündemi de daha doğru bir biçimde belirlenebilecektir.
***
Siyaset için bir de, “Arapçadan geçmedir, anlamı;  “at eğitme sanatıdır” denir.
Ne dersiniz, sizce iyi bir siyasetçinin bütün bunların yanı sıra “at” konusunda da becerisi olmalı mı?