|
Makarna siyasette ne kadar etkili?
Eğri oturalım doğru konuşalım.
Birinci soru:
Artık siyasette bir sembol olan “makarna”nın bir kısım seçmen üzerindeki
etkisi nedir?
-Büyüktür.
İkinci soru:
Siyaset yapanlar, bir kısım seçmen üzerinde “oy arttırıcı” etkisini
gördükleri makarnayı bu işlerde kullanmak isterler mi, istemezler mi?
-İsterler.
O zaman şunun cevabını verelim:
Siyasette “iktidardan hiç inmek istemeyenler” ile “inersek işimiz zor”
diyenler, bir kısım seçmenin makarnaya olan ihtiyacının sürmesini, yani
fakirliğin, muhtaçlığın bitmemesini kendi siyasi çıkarları açısından
gerekli görürler mi, görmezler mi?
-Görürler
***
Türkiye’de ne yazık ki bir kesimdeki insanların fakirliğini kendi siyaseti
için kullananlar vardır.
Eğer özellikle fakir fukara, garip gureba deyip iktidara geliniyor ama bu
insanların fakirliklerine çözüm üretilmiyorsa, bunun nedeni hiçbir zaman
“koşulların zorluğu”, “dur bakalım onun da sırası gelecek” ya da
“muhalefet bırakmıyor ki” meselesi değil, kendilerinin bu istismarı bir
siyasi metot olarak benimsemiş olmalarıdır.
Karşı
soru: Biz fakir fukara edebiyatı yapmak yerine fakire doğrudan yardım
yapıyoruz, yapmayalım mı? Yardım yapıp el uzattığımız kimseler bunu kabul
edip üzerine bir de oy veriyorsa olmaz mı diyelim?
-Yapın tabii; ancak siz bir taraftan yardım yaparken, diğer taraftan da
insanları o verdiğiniz yardıma muhtaç duruma düşüren politikaları izliyor
hatta bununla yetinmeyip daha da geliştiriyorsunuz.
Yardım, maddi karşılığı olmayan bir eylemdir.
Bu yaptığınız “oy gelen yerden makarna esirgenmez” anlayışıdır.
Dolayısıyla oy aldıkça makarnaya dayanıyorsunuz.
Eğer gönülden yardım ediyorsanız, bu insanların yoksulluktan
kurtarılmalarına sıra gelince siz neden gidip küresel güçlere kucak
açıyor, ülkenin istihdam kaleleri olan devasa işletmelerini özelleştirme,
borsaya açma adı altında yabancı sermayeye teslim ediyorsunuz?
Niye
çalışanların eline üç kuruş fazla geçmesine yarayacak düzenlemeler yapmak
yerine esnek çalışma, kıdem tazminatını kaldırma gibi işi daha da
ucuzlatmaya, işçiliği en ucuzundan boğaz tokluğuna denk getirmeye yönelik
gayretlere girişiyorsunuz?
Niye insanların önüne habire kalkınma, büyüme rakamları koyuyor, dünyanın
sayılı ekonomilerinden oluyoruz diyorsunuz ama buna karşılık insanlarımızı
işsiz, iş güvenliksiz bırakıyorsunuz, esnafı siftahsız kepenk
kapattırıyorsunuz?
***
Keşke herkese anlatabilmiş olabilsek:
Bir siyasi parti sırtını küresel sermayeye, yabancı yatırımcıya dayaması,
ayakta kalabilmek için sıcak paraya muhtaç olması halinde iktidarı, hiçbir
zaman için uluslararası sermayeye karşı kendi halkının çıkarını ve
refahını savunamaz;
-Gelir dağılımını düzeltemez
-Alt gelir guruplarının refahını yükseltmez
-Ülkenin uzun vadeli ekonomik çıkarlarını gözetemez
-Ulusal zenginliklerini koruyamaz,
Bu gibi konulara ilgi duyması bir yana, hatta gündeme getirilmesinden bile
memnun olmaz.
Çünkü, kendi memleketine ve halkına; o küresel güçlerin, o yabancı
sermayenin gözlüğüyle bakıp onların tercih ettiği yoldan yürümezse, onlara
“bize güvenin, size pazarlarımızı biz açacağız, beklediğiniz kazancı biz
sağlayacağız” demezse, desteklerini alamayacağı, kredibilitelerinin yani
kendilerine olan güvenin azalacağını bilir.
Bakın İstanbul Menkul Kıymetler Borsasına; orada alınıp satılanlar bu
ülkenin “borsaya açılmak zorunda bırakılan işletmeleri, alıp satanları ise
büyük ağırlıkla bıyıklı-bıyıksız yabancı sermayedarlar değil midir?
Bu ülkenin iktidarı, borsada kazançlar yükselip borsa coşunca yani
borsanın yabancı ağırlıklı erbabı keyiflendikçe ekonomide başarılı
olduğunu kabul etmekte değil midir?
***
Referandumda sahil illerinden “hayır” oyu çıkmış.
Neden?
Referandum “bir açıdan da” iktidara evet ya da hayır deme oylaması olarak
algılanmamış mıydı?
Bu nedenle muhaliflerin büyük çoğunluğu oyunu “iktidara hayır” anlamında
kullandı.
Peki, sahil illeri bu memleketin iyi kötü gelişmiş, ekonomik olarak daha
rahat yani diğerlerine nispeten “tuzu kuru” insanlarının çoğunlukta olduğu
illerdi de, neden kendilerine bu imkanı veren iktidara “aynen devam et,
bizden zaten her zaman evet” demediler?
Bence, “iktidar üreten makine oralarda makarna ile çalıştırılamadığı,
oralarda insanları makarna ile ikna imkanı olmadığı için!”
Hani “oralardakilerin tuzu kuru” diyorlar ya, eğer bir ölçüde öyle olsa
dahi, bu tuzu kuruluk bile yapılan yanlışlara ortak olmaya yetmediği için.
|
|