Bal tutan parmak yalıyorsa
çözümü ne olmalı?


Bizde, belediyeler de dâhil, kamudaki kimi yetki sahiplerinin gözle görülür biçimde zenginleştiği yaygın bir kanıdır.
Halkımızın “Bal tutan parmak yalar” deyişi de belki bizdeki bu “olgu”nun artık iyice yaygınlaştığının, kanıksandığının işaretidir.
Hatta bal tutanın parmağını yalamasına o kadar alışılmıştır ki, adam parmağını göstere göstere yalarken neredeyse bu durumu takdir edercesine  “Çalıyor ama işi de yapıyor” bile denir.

Buraya kadar söylediklerime katılmayıp “hiç bizde öyle şey olur mu” diyorsanız yazının geri kalanını okumanıza gerek yok.
Bundan sonrasını, bu konudaki gerçeği gören ve duruma itiraz edip bunun çözümünü arayanlar için yazmaya devam edeceğim.
***
Türkiye’de yolsuzluk denince akla ilk gelen konu ihalelerdir.
Harcamanın en büyüğü ihalelerle yapılır, dolayısıyla yolsuzluk iddialarının en ağırları yine ihaleler konusunda ileri sürülür.
Ama bir de bakarsınız ki, gerçekten bu konulara yakın belirli çevrelerin servetleri mantar gibi yükselirken tesadüfî birkaç olay dışında hiçbir yolsuzluk olayı “tesbit” edilemez.

Acaba o yolsuzluk iddiaları genellikle birilerinin zenginleşmesini hazmedememekten dolayı çıkarılmış “tevatür”ler midir?
Ya da bu yolsuzlukları soruşturup kovuşturanlar, parmak yalayanlar kadar da mı beceriye sahip değildir?
Ne olduğunu tam bilemiyoruz ama bu işin sona erdirilebilmesi için şimdiki düzenlemelerle bir yere varılamadığı da ortadadır.
Bu nedenle biz aşağıda farklı bir yöntem önereceğiz.
***
Bize göre, kamu ihalelerindeki yolsuzluk, ihalenin doğru dürüst yapılmaması dolayısıyla değil, ihale edilen mal veya hizmetin “teslim alınması” sırasında ortaya çıkmaktadır.

Diyelim ki dört başı mamur bir ihale düzenlendi.
İhaleyi herkes duydu, hesabını yaptı ve fiyatını verdi.
Bir bakıyorsunuz ki, aralarından biri inanılmayacak kadar düşük fiyat vererek işi alıyor.
Diğerleri böyle bir fiyatın kimseyi zarardan kurtarmayacağını söylese de, nasıl olsa sonucuna kendisi katlanacak hesabıyla fazla da kurcalamıyorlar.
Olay genellikle böyle sahneleniyor ve son sahnede, inanılması güç düşük teklif verme cesareti gösterenlerle birileri yine anlaşılmaz(!) bir nedenle karşılıklı olarak ballı parmaklarını yalıyorlar.

Diyelim ki siz de kuşkulanarak en yetkili biçimde bu işi inceliyor ve “acaba bir suistimal var mı” diyorsunuz.
Denetçi olarak ihale evrakının her sayfasını didik didik etseniz bile bu işte dosya üzerinden çalışarak hiçbir şey çıkaramazsınız.
Neden?
Çünkü eğer burada bir suistimal varsa, bu suistimal ihalenin yapılışı safhasında değil, ihale edilen mal ya da hizmetin “teslimi” sırasındadır.

Gördüğümüz odur ki, ihaleyi veren kurum ile ihaleyi alacak olanın aralarında herhangi bir yakınlık ya da “karşılıklı parmak yalama” konusunda bir anlaşma olduğunda;  dosya üzerinde hiçbir eksiği olmayan ama rakiplerden daha düşük fiyatlar veren, daha sonra kaliteden ve daha çok da miktardan çalarak iş karlı hale getirebilmektedir

Gerçi bu işlerde “mevzuatın emrettiği usul uygulanmaktadır, daha ne yapalım ki” de denebilir ama ihaleyi yapan kurumun aynı zamanda o mal veya hizmetin kabulünü de yapması, kabulü yapanın o kurumda “emirkulu” kabilinden alt kadroda bir görevli olması, işin güvenliği açısından büyük bir handikaptır.

Örneğin 1000 adet üzerinden ihale edilen bir mal, hele bu mal hemen dağıtılan, kullanılan ve sarfının kolayca takibi yapılmayan türden ise ve örneğin gerçekte 800 adet teslim alınıp 1000 adet üzerinden teslim alınmış gibi tutanak düzenleniyorsa, buradaki sahtekârlığın belgeler üzerinden bulunup çıkarılması mümkün değildir.

Ne yapmalı derseniz benim önerim, kamu ihalelerini denetlemekle ilgili kurumun yani Kamu İhale Kurumu’nun (KİK) ihale konusu mal ve hizmetlerin “teslimi aşamasında” da devreye girebilmesidir.
Buna göre KİK, belirli büyüklükteki ve “kuşku duyduğu ihalelerde” teslimin önce kendisine yapılmasını istemeli, alt teslimi örneğin eş zamanlı yapmalı ya da teslimin ardından ihale yapan kuruma kendisi teslim etmeli, kendi organizasyonunu da mutlaka buna göre geliştirmelidir. İnanıyorum ki bu iş için kurulacak KİK “teslim-tesellüm heyetleri” için yapılacak harcamalar, ödenecek ücretler, ihalelerde önlenecek yolsuzlukların boyutu karşısında önemsiz kalacaktır.

Yöntem böyle olduğu takdirde ihaleyi kim alırsa alsın, yazılı şartlara uymayanlar doğrudan KİK ile karşı karşıya kalacak ve noksan teslimat yapamayınca da bekledikleri bedeli alamayacakları için ya zarar ederek bu işlerden çekilecek ya da çekinerek ihalelere fesat karıştırmaktan vaz geçeceklerdir.