|
Ekonomi havuzunun suyu ne zaman biter?
Matematik derslerinde öğretilen ünlü “havuz problemi”ni bilirsiniz.
Rakamları ve sorulma biçimi bazen farklı olabilse de örneğin şöyle bir
şeydir:
“Bin litre hacmindeki dolu bir havuza aynı anda yukarıdaki borudan
saatte 60 litre su doldurulur, alttaki borudan 100 litre akıtılırsa havuz
kaç saat sonra tamtakır kalır?”
***
Hayatında böyle bir soruyla karşılaşmamış, karşılaştığında doğru cevabını
bulamamış insanların hele bir de politikaya girip Türkiye ekonomisini
idare etmeye kalkması halinde başımıza neler gelebileceğini düşünemiyorum.
Ama ne yazık ki devlete düz memur alırken bile KPSS sınavları yapılıp iyi
kötü bir seçme yapılıyor da politikaya girenlerde böyle bir şey aranmıyor.
Belki; “demokrasiye aykırıdır”, “yasal olmaz” denebilir ama hiç olmazsa
siyasi partiler kendi adaylarını şöyle kabul işlemleri sırasında
bekletirken falan, bir biçimde bu havuz problemini sorup, beğenmediklerine
“adaylık formumuz” bitti, Ankara’dan bekliyoruz gibi nazikçe red
cevapları verseler, kim bilir bu işin memlekete ne kadar çok yararı
olurdu.
***
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Temmuz 2010 ayı dış ticaret rakamlarını
açıkladı:
Geçen yılın Temmuzu ile kıyaslandığında bu temmuzda ihracatımız yüzde 6
artarak 9,6 milyar dolara, ithalatımız ise yüzde 24,6 artışla 16,1 milyar
dolara yükselmiş.
Bu rakamlara göre dış ticaretteki açığımız son ayda 6,4 milyar dolar daha
artmış.
Şimdi bu rakamları hükümete soracak olsanız; “Görüldüğü gibi Türkiye
ekonomisi katlanarak büyüyor, acayip gelişiyoruz”deyip, ithalat artışını
es geçip ihracatı gözünüze sokacak ve sizi de sorduğunuza soracağınıza
pişman edeceklerdir.
TÜİK tarafından açıklanan dış ticaret rakamlarının basında yer aldığı
günde bir başka ilginç haber de Dünya Gazetesi’nin birinci
sayfasındaydı:
“Kurbanlıklar da ithal edilecek!”
Habere göre hükümetimiz Kurban Bayramında kesilecek hayvan konusunda
sıkıntı olduğunu görmüş ve bu işi çözmek için hemen kurbanlık ithali
hakkında kararname çıkarma hazırlığına girmişmiş.
Yazıyı okuyunca kendi kendime “Bildiğimize göre borçlu adamın kurban
kesmesi caiz değildir ama; acaba “borçlu bir memleketin”, üstelik kendi
koyunu da yoksa; bir başka memleketten koyun ithal edip kurban kesmesi
caiz midir?” diye düşündüm.
Din uleması her halde bunu düşünüp hükümete bir fikir vermeli.
Belki, aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık ikilemi içinde
kalacaklar ama ne yapalım, bizim işimiz de doğruyu araştırmak.
Yanlış yaparlarsa günahı sevabı karar sahiplerini ilgilendirir.
Bizim, işin o yanını bırakıp, kendi açımızdan eleştireceğimiz tarafı ise
ithal edileceği beklenen kurbanlık koyunlarla birlikte, hala büyümeye
devam eden dış ticaret açığımız.
Hani “memleket deniz” derler ya, aslında deniz de olsa nihayetinde
bir havuz.
İçerisindeki su da belli.
Siz bu memleketin ekonomi havuzuna yıllardır çok az su ekler, aşağıdan da
çok su koyverirseniz bu havuzun suyu giderek azalır ve bir süre sonra
bitmez mi?
Bakın 2010 Temmuz ayına ait rakamlara göre Türkiye ekonomisi bu ay içinde
yaptığı ihracatla ülkeye 9,6 Milyar dolar para akıtırken, yaptığı
ithalatla yine Temmuz 2010 ayında bu havuzdan 16,1 Milyar doları başka
ekonomilere akıtmış ya...
Sonuç?
Ekonomi havuzumuzdaki can suyumuzun dövizin Temmuz 2010 ayında 6,4 Milyar
dolar kadar daha azalması.
Bu sadece son bir aya mı özgü?
Bakalım :
Yıllar |
İthalat ihracat farkı (Dış
ticaret açığı) |
|
2002 |
-15
494 708 |
|
2003 |
-22
086 856 |
|
2004 |
-34
372 613 |
|
2005 |
-43
297 743 |
|
2006 |
-54
041 498 |
|
2007 |
-62
790 965 |
|
2008 |
-69
936 378 |
|
2009
(geçici) |
-38.789.230 |
|
Son
sekiz yılda |
-340.809.991
|
|
|
|
|
TÜİK Rakamlarının gösterdiğine göre Türkiye, AKP’nin iktidar dönemi olan
sekiz yılda tam 340 milyar dolar açık vermiş.
Dolayısıyla ekonomi havuzundan bu kadar dövizimiz eksilmiş.
Eksilmeseydi, dış ticareti denk getirebilseydik; ithal ettiğimiz kadar da
üretip ihraç edebilseydik ne olurdu biliyor musunuz?
Bu milletin 340 milyar doları daha olurdu.
Böl o parayı 72,5 milyon insanımıza;
Adam başı 4.700 dolar!
Beş kişilik ailede 23.500 dolar…
Şimdi iyi anlaşılıyor mu kimi gazetelerin “ihracatımız bu ay geçen yılın
aynı ayına göre yüzde 6 oranında arttı” şeklindeki masum haberlerin
aslında ne demek olduğu, gerçeklere ne kadar teğet geçtiği?
Kısacası, bizim havuzun dibi bayağı delik.
|
|