|
Domatese
ince ayar nasıl çekilir?
Altının “ayar”ı nedir bilirsiniz.
Ayar, altının içine ne kadar bakır ya da diğer metallerden katıldığının
ölçüsüdür. Örneğin 24 ayarda yüzde yüz, 22 ayarda yüzde 91,6 oranında
altın vardır.
Eskiden kullanılan altın paralar işte bu ayarının yüksekliği ölçüsünde
değerliymiş. Padişahlar, krallar bütçeleri yetmeyince içindeki bakır
miktarını artırır, değerini düşürür durumu böylece idare ederlermiş.
Bir bakıma günümüzdeki devalüasyon (kur ayarlaması) gibi bir şey.
Ayarlar değişince insanlarımız bir de bakıyorlar ki ellerindeki paraların
değeri bir anda azalmış ve o paralarla eskiden olduğu kadar yiyecek
alamıyorlar.
Gelelim herkesin bildiği domatesimizin ayarına.
Örneğin kilosu 100 kuruşken; paramızın değeri yüzde 25 devalüe edilse, bir
bakıyorsunuz domatesin kilosu 125 kuruşa çıkıyor.
Böylece ya alırken 125 kuruş ödemek zorunda kalıyorsunuz ya da elinizdeki
paraya size ancak 800 gram domates veriyorlar.
İşin aslı biraz karmaşık ama bu verdiğim basit örnek, paranın değerinin
düşmesi ile sizin satın alabileceğiniz domates arasındaki ilişki açısından
doğru. Paranın değeri düşünce alabileceğiniz malın miktarı da o oranda
düşüyor.
***
Parasal düzen aynen böyle bir tahterevalli..
Bu dünyanın düzeni anlamında bir de “felek” kelimesi var.
Sözlükteki karşılığı “gök” olsa da, günlük dilde “bu dünyanın
düzeni” anlamında kullanılıyor.
Genellikle de olumsuzlukları anlatırken tercih ediliyor:
“Ah felek, kahpe felek”, “feleğin çemberi”, “feleğin sillesi” deyimleri
ünlü deyimlerden.
Bakın o eski devirler geride kalıp altın para kağıt paraya; kağıt para
elektronik paraya dönüşürken, eskilerin “felek” dediği bu dünya
düzeninin “ayarlama konusunda geldiği son nokta” nasıl bir şey?
***
Dünya üzerinde zenginlikler belirli ellerde toplanıp nüfusun milyarlarcası
sefalet ve yoksulluk içinde yüzmeye başlayınca; bizim, zenginliğin hep
birilerinde kalmasını isteyen “kahpe felek”, artık insanların eline geçen
paranın değerini ikide bir düşürmek yerine, son on-on beş yıldır yeni bir
çözüm buldu:
GDO yani “Genetiği Değiştirilmiş Ürün”
Devir değişti:
Önceden paranın değeri ile oynanırken bu yöntem bir kenara bırakıldı ve bu
kez malın kalitesi, üstelik de sağlığımızla oynayarak düşürülmeye
başlandı.
Bu yöntemle, eskiden 100 kuruşa alınan domatesi, paranın değerini
düşürerek 125’e çıkarmak yerine “zalim felek” bu sefer domatesin
kalitesiyle oynamaya başladı.
Bildiğimiz hoş kokulu, ince kabuklu ağızda dağılan o eski domatesin yerine
muşamba kabuklu, dışı kırmızı-içi yeşil, top oynasan ezilmeyecek kadar
dayanıklı bir domates türü geliştirildi.
Böylece, “al işte isteyene istediği kadar domates, istediği kadar mısır,
istediği kadar falandan...” denebiliyor.
***
Bu arada GDO’cular, gıda maddelerinin genleri ile oynanmasını savunurken,
“bunu dünyanın artan nüfusunu açlıktan korumak için yapmak zorundayız”
diyorlar.
Yufka yüreklerini sevsinler!
Niye doğalının üretimini arttırmak değil de yapısıyla oynayarak yapay bir
ürünle ?
Bizi sonunda uzaylılara mı benzeteceksiniz?
Doğrudur, bunu da yapmasanız insanları bu kadar ucuza besleyemezsiniz;
çünkü siz o insanlara artık GDO’suz ürünler satın alabilecekleri kadar
para vermek istemiyorsunuz;
Doğal gıdayı arttırdığınız durumlarda da, üzerinden zenginleşmekten başka
bir şey düşünmüyorsunuz.
Oysa sıradan insanların size kazandıracağı fazla paraları yok ki!
***
Dünya son on beş yıl öncesine kadar hep doğal ürünlerle beslenirken şimdi
neden bundan vaz geçiyor, piyasaya GDO’lular sürülüyor diye soruyoruz:
Cevap veriyorlar:
-Doğal ürünler yetmiyor.
-Doğal ürünler pahalıya geliyor.
Doğrudur;
Siz kamu olarak tarım ve hayvancılığa önem vermez, bunların üretiminin
artması ve herkese yetecek düzeye getirilmesine yetecek parayı
ayırmazsanız yetmez.
Doğrudur;
Siz gelir dağılımında acımasız davranır, hep aç gözlülerden yana olur,
insanları yoksullaştırırsanız onların pazardaki domatesi almaya da
paraları yetmez.
Bir taraftan yoksulların geçim endişesi baskısını duyuyor ve bu durumdan
korkuyorsunuz değil mi?
Basın gitsin o zaman içine balık, domuz ya da her neyse dünyanın her türlü
mahlûkatının genlerini ve fakir fukara domates(!) yüzü görsün.
Bu arada siz eşe dosta aman ha deyin, “canınızı seviyorsanız organik gıda
ile beslenin, bak ben etimi sütümü falan yerden getirtiyorum”.
Basın mısıra bilmem ne genini, tüfek gibi mısırlar yetişsin ama yemesi
cesaret işi olsun. İnsanlar korkup yemese de korkusuz inekler ucuza
beslensin, şeker üretimi pancardan mısıra dönsün, sütün yoğurdun maliyeti
size daha ucuza gelsin…
Nasıl olsa üzerinde “GDO”lu yazmayınca tüketiciye ikisini de aynı fiyata
pazarlıyorsunuz.
Biliyorum yine de dönüp dönüp , “böyle yapmayıp da parası yetmeyen o
insanları açlığa mahkum mu etseydik” denecektir.
İyi de, bütün bunları yaparken gösterdiğiniz o yufka yüreklilikler, kara
Afrika’da insanlar yürüyen iskelet haline gelirken neden onlara gelişmiş
silahlar veriyor da kendilerine bir dilim kuru ekmek bile sunmuyorsunuz?
Asya’da insanlar kırılırken neden kılınız kıpırdamıyor?
Sanki şimdi GDO’lu olunca kıpırdıyor.
Hayır! O açlar yine aç.
Bu kez de acaba kendi insanlarımızı daha ucuza nasıl besleyebilirizin
yöntemini geliştirmeye çalışıyorsunuz.
Neden zenginlikleri bölüşmek yerine insanları ayarı bozulmuş maddelerle
ucuza beslemenin, gıda maddelerinde “ayar düşürme”nin yolunu arıyorsunuz?
Sağlıklı ürünleri yetiştirdiğinizde yüklendiğiniz maliyetlerle şimdiki
kazançlarınızı koruyamadığınız ya da arttıramadığınız için değil mi?
Hani bir de üzerinden gümrük oyunlarıyla iyi paralar kazandığınız mısır
işi falan vardı ya!
Şu trenden indirdiğiniz maliye eski bakanının “4 bin ton mısırı kendi
tavuklarımı beslemek için ithal ettim” dediği hikaye.
Onu da hiç unutmayacağız.
Memlekete GDO’lu ürünü sokarken bile punduna getirip göz göre göre böylesi
usulsüzlüklere bile kol kanat gerdiğinizi de gördükten sonra artık ne
diyelim ki?
Yine de vazgeçmeyecekseniz o zaman şunu söyleyelim:
Tutmuşken bizim domateslerin GDO’sunu daha da bol tutun.
Malum milletçe en az üç çocuğa çalışacağız; yarın öbürgün sofralarda en az
üç boğaz daha olacak.
Hiç olmadı, göğsümüzü gere gere “Hamdolsun adamlara, soframızdan domatesi
falan eksik etmediler” diyebilmek için, tarlalarımız bize aile başı en
azından üç GDO’lu domates daha düşecek biçimde ürünler verebilsin!
Nasıl olsa geçim derdine düşen bu millet öyle de yer, böyle de.
|
|