“Turbun büyüğü heybede” deniyorsa
  ben çok korkarım


Önceki Cumhurbaşkanlarımızdan Sayın Süleyman Demirel’in popüler hale getirdiği bir Anadolu deyişi vardır:
“Turbun büyüğü heybede”

Burada kastedilen turp nedir, heybe nedir, bu deyişin hikâyesi nedir pek bilemiyorum ama anladığım kadarıyla bu söz daha çok “bu daha bir şey değil, asıl şaşırtacak olan olay arkadan geliyor” anlamında kullanılıyor olmalı.
Bunun, çok detaya girmeden, çok şey anlatmak için kullanılan, halkımızın bulduğu çok esprili bir söz olduğunu düşünüyorum.
Bir de; heybe’nin içinin karşıdan görünmediğini, turbun da hayra alamet olmayan bir şey olduğunun farkındayım.
Dolayısıyla, biri bana kritik zamanlarda “turbun büyüğü heybede” derse içim bir hoş olur.
Dur bakalım bu işin arkasından daha neler gelecek” derim, endişelenirim.

***

Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 16 Ağustos 2010 günü Habertürk’te katıldığı bir programda, karşısındaki Yiğit Bulut’un
Siz daha kapsamlı değişikliklerden yanasınız. …daha kapsamlı bir değişiklik düşünüyor musunuz?” şeklindeki sorusu üzerine:

Şu andaki yapılan değişiklik o dediğiniz kapsamlı değişikliğin kapı aralanmasıdır.
Bununla birlikte bundan sonra endişe edilecek bir yapı da söz konusu olmayacak.
Bu düzenlemeler milletin iradesinin egemen olduğu bir yapıyı getiriyor.
Bu kısmi değişiklik, milletin egemenliğini güçlendiriyor.
2011 seçimlerinden sonra çok daha güçlü bir iktidar işbaşı yapacaktır.
Bu güçlü iktidar da beklenen değişikliği gerçekleştirecektir.
Böyle bir değişikliği gerektiren yapı parlamentoda oluşursa yapılır.”

diye cevap vermiş.
Birden aklıma yine o söz geliverdi:
Demek ki dedim, bu referandumdaki 26 madde daha girizgâh,
Turbun büyüğü heybede!”
***
Görünüşe bakılırsa niyet de öyle gözükmüyor mu dostlar?
Bakın 1997 yılında Amerika’da yapılan MAYA (Müslüman Arap Gençlik Birliği) toplantısında, o sıralarda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan bu günkü Sayın Başbakan kürsüden şunları söylüyor:

“…Bu demokrası amaç mı olacak, araç mı olacak?
Bize göre demokrasi hiçbir zaman amaç olamaz”

“…Öyleyse, demokrasiye inandığını söyleyenler bunun neticesine de katlanmak zorundadır”
(Bu sözlerin söylendiği kaydı izlemek için şu linki tıklayın:

http://www.dailymotion.com/video/x7kjkz_demokrasi-aractir-amac-degildir_news

***

Bakınız aradan bir on yıl kadar geçtikten ve hükümete geldikten sonra, bu günlerde gerçekleşecek referandum dolayısıyla yaptığı “propaganda konuşmalarında”, Sayın Başbakan daha önce Amerika’da sözünü ettiği demokrasi konusunda neler söylüyor:

- 24 Temmuz 2010 Bingöl:
“Sadece hayır oyu vermek için bir araya geliyorlar.
Bunlar ileri demokrasiye hayır diyor.”
“Türkiye'yi kardeşlik iklimi üzerinde büyüteceğiz.
Gelecek nesillere demokrasi bırakalım.”

-29 Temmuz 2010 Kütahya:
12 Eylülde gür bir sesle 'demokrasiye evet' diyoruz.

-7 Ağustos 2010 Antalya:
Demokrasi adına, milli irade adına tek bir cümle kurabildiklerini, bir duruş sergileyebildiklerini hiç gördünüz mü?
Bir kez bile sivilleşmeyi, demokratikleşmeyi desteklediklerine şahit oldunuz mu?
Allah aşkına bunlar nasıl sivil, bunlar nasıl demokrat, bunlar nasıl demokratik siyasetten yana?

-8 Ağustos 2010 Afyon:
Türkiye ne zaman ileri demokrasi adına adımlar attıysa kirli oyunlar devreye alındı.
12 Eylül'den itibaren Türkiye'nin demokrasisi güç kazanacak, hak ve özgürlükler daha genişleyecek.

-10 Ağustos 2010 Rize:
Demokrasi mücadelemizde aramızda mısınız?
Çetelerle, mafyayla, hukuk dışılıkla mücadelemizde yanımızda mısınız?

-10 Ağustos 2010 Trabzon:
Sevgili hemşerilerim, her evet demokrasiye davettir.
Her evet adalete davettir. Her evet özgürlüğe davettir, hukuka davettir.
Asıl hazmedemedikleri milli iradeydi, demokrasiydi, sivil siyasetti.
Demokrasiye hayır diyorlar, özgürlüklere hayır diyorlar, güçlü Türkiye'ye hayır diyorlar

***

Ey siz 12 Eylül’de demokrasi gelecek diye referandumda “Evet” demeyi düşünenler…
Ne dersiniz, “bu daha kapı aralanmasıdır” demokrasinin daha fazlasını 12 Eylül’den sonra göreceksiniz diyen Sayın Başbakan haklı olabilir mi?
12 Eylülde sayenizde “evet” çıkarsa, heybeden çıkacak “turbun büyüğüne” peşinen razı mısınız?